Bodrum’da en iyi ev yemekleri mekanları

12085 Kez Okundu





Bodrum’daki restoranların sayısını kestirmek hayli zor… Öylesine el değiştirip öylesine yenileri açılıyorki takip etmek bile bazan olanaksız oluyor. Bunca yıldır Bodrum’da ayakta kalan  ve işi yalnızca ev yemekleri yapmak olan restoranların sayısı ise bir elin parmakları kadar az… Bunların en eskisi Sakallı Restaurant, yapısı gereği önceleri esnaf lokantası iken sonrasında herkesin aradığı bir ev yemekleri cennetine dönüşmüş…  Ardından Sakız Ana, tek hüneri bildiklerini sergilemek, katıksız, süslemesiz, yalın. Doksanların başında  açılmasına, o günden bugüne tüm Bodrum’un değişmesine rağmen Sakız Ana kimliğinden taviz vermeden olduğu yerde durmakta… Kısmet Restaurant, sahibi, Turistik mekânını bırakıp sevdiği yöresel yemekleri satmaya karar verdiğinde ortaya çıkmış herkesin tanıdığı lezzetlerine bayıldığı bir Bodrum markası… En modern ev yemekleri nerede yenir derseniz Oasis’teki
Begonvil  tam size göre… Sahibinin zevki, yönetimindeki titizliği ve yemeklerinin lezzeti hatta servis elemanlarını seçmesi ile  Bodrum’da hayli tutkunu olan bir mekân Begonvil…

Sakallı Restaurant, Bir zamanlar
Halikarnas Balıkçısı’nı bile müdavimi yapan lezzet sofrası

1945’den beri var olan Sakallı Restoran Ali Doksan, Bodrum’un yaşayan en eski lokantalarından biri. İsmi, Girit’ten mübadeleyle gelen “Sakallı” Mustafa Akçalan’dan geliyor. Mustafa Akçalan 1985’te vefat etmiş ama yeğeni Ali Doksan bu adı yaşatmaya kararlı. Ali Doksan’ın damadı Sinan ile yeğeni Çetin de geleneği sürdürerek Ali Doksan’a yardım ediyorlar. Sakallı, Bodrum’la özdeşleşmiş, köklü bir isim. Ününü; yoğurdunu bile kendi mayalayarak, Bodrum’a has güzel ev yemekleri yaparak, bunu makul fiyatlarla müşterilerine sunarak sağlamış…
Yemekleri bildiğimiz klasik Ege ev yemekleri ama Ali Doksan yapınca bu yemeklerin tadına doyum olmuyor. Müdavimleri her kesimden insanlar. Turistler, orta halliler, İstanbul’un çizgi üstü insanları, sanatçılar… Ama en çok da Bodrum’da yaşayan kesim.  Özellikle mangal kömüründe yaptıkları ızgara köfteleri menülerinin ana yemeği ve en çok sevileni. Her gün mevsimine göre beş altı çeşit değişik ev yemeği sunan Sakallı’da müdavimi olacağınız yöresel tatlar var; etli kenger, biber dolması, karnıyarık, sebzeli kebap… Her biri ayrı lezzette. Ali Doksan’ın reçetesiyle yıllardır aynı tatta… Yemek sonrası mutlaka bol cevizli bir kabak tatlısı ise bizim tavsiyemiz. Bodrum’un en eskilerinden olan Sakallı’da oturup, asırlık okaliptüs ağacının gölgesinde yemek yediğinizde bilin ki yaşayan bir Bodrum’dasınız.

Ortakent Yahşi sapağının karşısında gerçek bir köy lokantası.. Onlar ne restoran, ne restaurant ne de lokanta diyorlar… Orayı herkes Sakız Ana die biliyor…
Sakız Ana’nın dört tenceresi kaynar hergün, Kuru Fasulye, Yaprak Sarması, Biber Dolması, İzmir Köfte… Yoğurdu köy dendir… Hergün bir çeşit tatlı yapar. Sandalyeleri açılsığından bu yana aynıdır… Size köyün buz gibi suyundan ikram ederler.. Soğan, mini biber turşuları gelenekseldir… Artık yorgundur Sakız Ana, ama kasayı kimseye bırakmaz çünkü o hesap alırken de pratiktir… Tanıyorsa özel indirim bile yapar… şžaşırırsınız… Neredeyse yok pahasına nefis bir yemek yemişsinizdir…
Sakız Ana’nın patronu  Ruhber Sakız… Bugün 75 yaşaıda ama hala dinç… Kocası Vehbi bey ile açmışlar burayı 1992’de…  İşler iyi gitmeye başlamış… Önce tanıdıklar sonra yeni yeni müşteriler… Buradaki yol ayrımında ayakta durmayı bilmişler. “Böyle kalacağız “ kararını vermişler… Kocasının ölümünden sonra oğlu Levent Bey ile birlikte ev yemeklerini 1992 de neyseler o şekilde yapmaya devam etmişler…
Levent Bey “Neler yapılmaz ama o zaman da burası Sakız Ana olmaktan çıkar. Markasını tescillettik. Biz buyuz, sandalyemiz bile o zamanki boyasıyla duruyor. Lezzetlerimiz de aynı.. Fiyatlarımız olabildiğince düşük ama hiç şikayet almıyoruz… “ diye anlatıyor politikalarını… Böyle salaş görünüşüne falan bakmayın Sakız Ana’nın… Kapısında son model arabalar, SUV’lar sıra sıra…  Ruhber Hanım’ın yani Sakız Ana’nın anlatmak istediği çok şey var ama  sonraki sayılar için söz verip  Kısmet Restoran’a geçiyoruz…

Türk müşteri mi yabancı turistler mi?..
Kısmet’in doğuşu bu ikilemden doğmuş…

Önceleri Bitez Yalısında Turistik restoran işletirken, kışın kapamak, yazın açmak, yeniden organize olmak  sıkıntı vermiş Orhan Dumanlı  ve Kısmet böylece Konacık’taki ilk yerinde Bodrumlulara merhaba demiş…
Lokum pilavı, Kırmızı lahana salatası, ev yapımı yogurt, nohutlu pırasa, zeytinyağlı börülce, yeşil soğan kavurma, ot salatası, deniz börülcesi, nohutlu bamya, kurufasulye – pilav, tavuk sote, rosto-patates püresi,kalburabastı ve fırın sütlaç… Herbirinin lezzeti mükemmel… Bazıları haftanın belirli günleri pişirilir ve müdavimleri vardır . Bodrum için geleneksel  bir lezzet olan Kısmet Restaurant şimdi yeni yerinde. Daha geniş daha ferah ana hava yine eski hava. Yemekler yine aynı lezzette… Orhan Dumanlı  Kısmet’i bu denli başarılı kılması, yıllarca Turistlerle çalıştıktan sonra  Türk Müşterilere dönmesine bağlayabiliriz…
Belli bir kaliteyi ve temizliği Türk Mutfağına ve lokantasına da aktarmak… Titizliğini mekânının her yerine yansıtmak…
Kısmet aynı zamanda özellikle beyaz yakalılar tabir edilen kesimin, iş adamlarının ve iş kadınlarının da buluşma noktasıdır… Yemek yenir ama, burada moda izlenir, iş görüşmeleri yapılır… Kısacası İş dünyasının bir nevi piyasasıdır…Tabii müşterilerinin bir kesimi böyleyse de güzel bir ev yemeği yemek isteyen pek çok kişinin  hatta sosyetenin uğrak yeridir de diyebi-liriz.

Begonvil, kendine mahsus, Özenli ve minicik bir ev yemekleri Restoranı…

Oasis’in sinemalar bölgesinde hemen sinema girişinin yanında yer alan Begonvil
adeta küçük ayrıntılarıyla ve tabii lezzetleriyle Bodrum’da aranılan (Hatta aranılmak istemeyen tıpkı Sakız Ana gibi az ama elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan)  bir restaurant… Sahibi Tahsin Berk “Siz yazarsanız buraya daha çok insan gelir… benim mutfağımda işte gördüğünüz kadar. Sonra nasıl başa çıkarım” diyen  ve Begonvil’in, o küçücük mekânın  içine onlarca küçük ayrıntıyı koymayı da ihmal etmeyen zevkli, keyifli yaklaşımları olan bir işletmeci…
Geçenlerde eşim Çiğdem ile ev yemeklerini  çok sevdiği için yemeğimizi Begonvil’de yerken bir yandan da gazeteye göz atıp karşılıklı konuşuyorduk. Çiğdem gazeteden “Hitlerin en sevdiği besteci Lehar” mış dedi… O sırada masamızı düzenleyen garson nazikçe ve sevimli bir şekilde  “Affedersiniz ama Lehar değil  Wagner olması gerekmez mi doğrusu ” deyiverdi… Yemeği bıraktık garsonla Wagner’den Tanhauser’den, Flyin’ Dutchman’den  bahsetmeye başladık…

Bunu niçin yazdığımı tahmin etmişsinizdir… Bir mekânın  sahibi kadar servis elemanlarının niteliği de o denli önemli. Daha önce öylesine müzik düşkünü, sanatsever, çevreci insan Begonvil’de garson, idareci olarak çalışmıştır ki Tahsin Berk’in titiz  farkındalığı, yani işin nasıl olması gerektiği konusundaki tavrı Begonvil’i Begonvil yapmıştır… Gelsin ardından yemeklerdeki lezzet, servisteki küçük ayrıntılar… Yoksa düşük parayla çalıştırılan işi bilmeyen bir garsondan (pardon elemandan) ne beklersiniz.  

Begonvil, yemekleriyle, işletim tarzıyla örnek bir tesis. Diğerlerinden daha elit, daha özenli ve tüm ev yemekleri yapan restoranlar arasında  farklı bir seçenek…

Ortak bir şey söylemek gerekirse hepsinin kendilerine özgü havası Bodrum’a renk katıyor bu mekânların, sahipleriyle, duruşlarıyla, yemekleriyle, lezzetleriyle…


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Komşu ada Kos tüm yakınlığıyla bizi bekliyor…

Önceki Yazılar

Avrupa’nın en büyük Uluslararası Dünya Dans Günü Kutlaması Bodrum’da Gerçekleşti

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ