Bir Kültür Şehri Bodrum

289 Kez Okundu

 

Günlerdir bir koşuşturmaca içindeyim. Her izlediğim kültür sanat etkinliğinden mutlulukla ayrılırken, kaçırdığım etkinlik için hayıflanıyorum. Keşke ikiye üçe bolünsem de her biri hayat bağlarımızı daha da güçlendiren bu etkinlikleri kaçırmasam.

Geçen hafta içinde BOSAV’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa düzenlediği su altı zenginliklerimizle ilgili sempozyumu izledim. Her konuşmacı beynimin bir köşesine bilgilerini mıhladı. Tanrı, bizlere öylesine cömert davranmış ki ömrümüzün her anını onun bize sunduğu değerleri korumak için çalışsak yetmez.

Sualtındaki antik kentlerden, batıklara, mağaralara deniz canlılarına… Çok ama çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Ama neden bu değerlerimizi insanımızın bilgisine hizmetine sunmada yeterince duyarlı değiliz? Neden bireysel ve günlük çıkarlarımız için gelecek kuşakların haklarını tarumar ediyoruz?
Sorunları bilmeden çözüm getiremeyiz elbette. Ancak bilip de çaresiz olmak acı.

Dün Muğla Üniversitesi Rektörü Sayın Mansur Harmandar’la Teksas Üniversitesi’nin tek kelimeyle mükemmel diyebileceğimiz Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsünü (INA) gezerken bir yandan sevindik, bir yandan beynimizi burgaçlayan sorulara yanıt aradık.

Üç gündür Otel Salmakis’te 2. Uluslararası Bodrum Sempozyumu devam ediyor. Ege Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumda Azerbaycan’dan Fransa’ya birçok bilim adamı ve yazar, bildiriler sundu – sunuyor. Her biri birbirinden değerli bu bildirileri dinleyebilmek için koşturmaktan yorulduk. Bu tür etkinliklerin kitapları mutlaka yayımlanmalı. 1. Sempozyum’un bildiri kitabı “1522-2007 Osmanlılardan Günümüze Her Yönüyle Bodrum”u karıştırıyorum. Kitabı Ortakent- Yahşi Belediyesi bastırmış. Bu sempozyumun da ana sponsorlarından olan Bodrum Belediyesi Başkanı Mehmet Kocadon, o sempozyumun da sponsoruymuş. Yerel yöneticiliğin salt yol kanalizasyon işleriyle ilgilenmek olmadığının örnek bir göstergesi.
Az sonra Bodrum Ticaret Odasında, doktorasını Edinburgh Üniversitesinde yapan “The Great Seljuqs: A History” adlı eseri İngiltere’nin en saygın akademik yaymevlerinden Routledge tarafından yayınlanan tarihçi Dr. Aziz Başan’ın “Selçukluların Mirası-Yerleşik Düzene Geçiş” konulu konferansını izleyeceğim.
Bu pazar akşamı Gümüşlük’te Cemal Süreya’nın şiiri konuşulacak.

Haluk Elbe Sanat Galerisinde, Nurol Kültür Merkezinde, Dibeklihan’da resim ve fotoğraf sergilerinin birini izleyemeden bir başkasının açıldığını duyunca eksik kaldığımı hissediyorum.
21 Mayıs’ta Muğla Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 60 kişiyle Bodrum’a çıkartma yapacak. Ticaret Odası konferans salonunda saat 10’da başlayacak etkinlikte türkülerinden manilerine, masallarına, seyirlik oyunlarına “Bodrum Türk Halk Kültürü” dinleyicilere tanıtılacak.

Dünyanın gözde şehirleri belli özellikleriyle gündemdeki yerlerini korurlar. İstanbul, boğazıyla benzersizdir. Budapeşte, Tu- na’sıyla; Bursa, Uludağ’ıyla; Bakü Hazar’ıyla; Bergen, fiyortlarıyla doğayla bütünleşirler.

Bodrum’a en eskiler, ebedi meltemler ülkesi dermiş. Göko- va’nın birbirine ulanan eşsiz koylarının kapısını açan odur. İnsan, mavinin, ruhları uçuran renk olduğunu ancak burada anlar.

Bazı ürünler vardır; adları şehirleriyle ikiz kardeş gibidir: Aydın inciriyle, Manisa üzümüyle, Amasya elmasıyla özdeşleşmiş şe-hirlerdir. O ürünleri, o şehirlerin adlarının yanından kaldırdığınızda şehirler yarım kalır.

Mandalina elbette yalnızca Bodrum’da yetişmez. Ama Bodrum mandalinasının başka yerlerde yetişmediği de bir gerçektir.
O, hissedene baharda koku, güzde tattır.
Kimi yapılar vardır; şehrin ününe ün katar. Adını duyduğumuzda
bulunduğu şehri de anımsarız. Eyfel Kulesi denince Paris’in;
Özgürlük Heykeli denince Newyork’un, Tac Mahal denince
Akra’nın akla gelmesi bundandır.

Bodrum, dünyanın yedi harikasından biri Mausoleum’un şehridir. Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi’yle belleği güçlü bir dünya markasıdır.

Kimi ünlüler vardır; şehirleri, onların adlarıyla sanat ve bilim dünyasında yıldızlaşır: Milet Tales’le, İstanköy Hipokrat’la yıldızlaşan antik kentlerdir. Boudelaire, Victor Hugo
Paris’i; Yahya Kemal, İstanbul’u; Yaşar Kemal, Orhan Kemal
Adana’yi; Mevlana, Konya’yı yıldızlaştıran insanlardır.
Heredot, Artemisia,
Mausolos, Halikarnas
Balıkçısı, Neyzen Tevfik… Hepsi Bodrum topraklarından dünyaya ışık
saçmış insanlardır.

Bodrum’un, üreten akıl, aşka meyyal kalp olması onlardan gelir. Coşkusu
lodostur; sevgisi güneşli yağmur.

Ben Anadolu’ya ebru derim. Bu ebrunun en özgün köşelerinden biri kuşkusuz Bodrum’dur.

Kimi şehirler kendilerine kimlik biçerler. Ben turizm şehriyim, ben sanayi şehriyim, ben kongreler
şehriyim…

Ama bir şehrin kendisine
kültür şehri diyebilmesi zordur. Çünkü bir şehrin kültür şehri olabilmesi için doğa, tarih, özgün yapı, insan kaynağı gibi birçok değere sahip olması gerekir. “Bodrum, bir kültür şehridir” dememiz de
bundandır.

Not: Bu yazı Hamdi Topçu’nun
“Karya’dan İyonya’ya” adlı
kitabından alınmıştır.

 

Konu Yazarı : Hamdi Topçu

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Denizyıldızı Deniz Kabuklarının Göz Alıcı Ddekoratif Objelere Dönüştüğü Şirin Köşebaşı Dükkanı

Önceki Yazılar

Bodrum Yapımı benzersiz bir tasarım harikası şimdi AbuDhabi sularında. AD5

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ