Bodrum Halikarnassos iken Paranın Değeri

3262 Kez Okundu





Bodrum’da özellikle yaz aylarında her cins para piyasada dolaşıyor. Caddelerde adım başı bir döviz bürosuna rastlamak mümkün. Türk Lirasi Dolar, Euro, Pound ne varsa el değiştirip duruyor. Para harcanılıyor, para kazanılıyor. Kazanılanlar ve harcananlar kimini memnun ediyor, kimi ise hoşnut değil. Bodrum’un Halikarnas olduğu o parlak devirlerde durum nasıldı? Paraların şekli, değeri, alım gücü ne idi? Ekonomik hayat şimdikine benziyor muydu?  Bu sorulara cevap bulmak için,  M.Ö. 7. yüzyılın ikinci yarısına kadar gitmek gerekiyor. Çünkü, dar ve kısa bir tanımla "metal para" diyebileceğimiz sikkenin bilebildiğimiz kadarıyla ilk kullanılışı o yıllara uzanıyor.   

İlk Sikkeler   

Sikkenin icadı ile ilgili ilk bilgileri ve ilk sikkeleri yapanların Lidyalılar olduğu bilgisini hemşehrimiz Herodot’tan öğreniyoruz. Herodot ilk kez altın ve gümüş sikke basan ve kullananların Lidyalılar olduğunu yazar. Her ne kadar sikkeyi icad edenler Lidyalılar olsa da, ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran Batı Anadolu’daki İonya kentleri olmuştur.  Sikke eşittir, para demek yerine, "her sikke paradır, ama her para sikke değildir" demek daha doğrudur. Sikkenin icadından önce, insanlar alışverişlerinde para olarak öküz, kadın, zırh, üç ayaklı kazan, külçe ya da çubuk şeklinde metalleri kullanıyorlardı.   Sikkenin kullanılmaya başlanması ile, genellikle devlet olan yetkili bir idarenin değerli metalleri belirli bir birim sisteminin standartlarına göre tartmasına geçildi. Sikkeler resmi bir damga ile işaretleniyor, böylelikle yetkili merciin egemenlik alanındaki değerleri güvence altına alınmış oluyordu.  Basılan ilk paralar Lidya sınırları içindeki Paktalos (Sart Çayı) Nehrinde bolca bulunan ve doğal bir gümüş altın karışımı olan elektron madeninden yapıldı. Daha sonra, bu madenin başka bölgelerde az bulunmasından dolayı, çoğunlukla gümüş az miktarda da altın, bronz ve bakırdan paralar basıldı.   

Para Sistemleri
 
Paralar ilk dönemden itibaren belirli sistemler içinde basıldı.   Lidya-Milet Sistemi  Sikkenin birimleri staterden (14,15 gr.) yarım stater, üçte bir, altıda bir, on ikide bir, yirmi dörtte bir, kırk sekizde bir, doksan altıda bir ve yüz doksan ikide bire (yaklaşık 0,08 gr.) uzanan bir yelpaze oluştururdu.  İ.Ö.Lidya krallığına son veren Persler bir süre onların sistemine devam etmiş sonra Pers hükümdarı Darius ‘dareikos’ olarak adlandırılan 8,4 gr.lık altın sikkeler ve 5,5 gr. ağırlığında ‘siglos’ adı verilen gümüş sikkeler bastırmıştır. Anadolu’da pek çok site bu sistemi benimsemiş ve Attika sistemi ortaya çıkana değin en yaygın olarak kullanılan sistem bu olmuştur.   Attika Sistemi  Bu sistemde ana birim Drahmi’dir. Küçük
birimler daha fazla kullanılmıştır.  

Bazı para birimleri ve ağırlıkları:   
1 tetradrahmi = 17,6 gr.
1 didrahmi = 8,73 gr.  
1 drahmi = 4,36 gr.  
1 tetrabol = 2,91 gr.  
1 triobol = 2,18 gr.  
1 obol = 0,73 gr.    

Makedonya Sistemi:  

Büyük İskender ve halefleri zamanında ortaya çıkmıştır. Bu sistemde basılan
paralar yalnızca Büyük İskender ve onun halefleri egemenliği altındaki yerlerde ve onların egemenlikleri süresince geçerli olmuştur.   Alım Gücü  Fiyatlar ve Ücretler  Ücretler ve fiyatlar yalnız Helen
yarımadası için değil, aynı zamanda İtalya ve Anadolu için de geçerliydi.

Helen dünyasında şehirlerde yaşayanlar ekonomik yönden üç gruba ayrılıyordu:   
– Ücretliler: Pedagoglar, askerler, mimarlar, heykeltıraşlar, müzisyenler, vb.  
– Serbest çalışanlar: Çiftçiler, toprak sahipleri, zanaatkarlar, satıcılar, vb.  
– Köleler.   

Tarihçiler İ.Ö. 5.yüzyıl için yıllık taban ücretin yaklaşık 120-130 Drahmi (günümüz parasına yaklaşık olarak çevirirsek 27.840 TL -30.160 TL) olduğunu görürüz. İ
.Ö. 4.yüzyılda ise bu rakamın 180 Drahmi (yak. 41.760 TL.) olduğu konusunda hemfikirler.  İ.Ö. 5.yüzyılda Atina’da serbest çalışanların günlükleri 2 Obol (yaklaşık 78 TL) idi. Tarihçi Plutark’ın bahsettiğine göre Salamis savaşına katılan bir askerin ailesine devlet tarafından yapılan yardım günlük 3 Obol’du. ( yak. 117 TL).
Aristophanes’in komedyalarından öğrendiğimize göre gemi filosunda çalışanların günlükleri de 3 Obol’du.  
Devlet kasasının boş olmadığı zamanlarda paralı asker olmanın saygınlığı vardı. Askerlere iyi ödeme yapılırdı.
İ.Ö. 4.yüzyılda Elevsis kutsal alanının
inşasında vasıfsız bir işçiye günlük 1,5 Drahmi  (yak. 348 TL), usta işçilere 2,5 Drahmi  (yak. 580 TL), mimarlara ise günde 2 Drahmi (yak. 464 TL) ödendiği biliniyor. Ancak mimarlara bu ücret tüm yıl için, diğerlerine ise çalıştıkları süre boyunca ödeniyordu.  (Not: Sikkelerin altın olduğu ve 18 ayar 1 gr. altının yaklaşık 53,21 TL oldugu varsayılmıştır.)   

Halikarnas’ta Durum

Dünyanın yedi harikasından birine sahip, parlak ve bayındır bir başkent olan
Bodrum’da fiyatların her geçen yıl yükseldiği ve fakir halk ile zenginler arasındaki gelir farkının gitgide arttığı anlaşılıyor.   
O yıllarda genellikle atların çok değerli olduğunu görüyoruz. şžimdinin otomobil, savaş aracı ve jipleri gibi at da o
zamanın ulaşım aracı ve savaşların vazgeçilmez unsuru idi.   Evler ve özellikle deniz kıyısındaki araziler çok pahalı idi, bugün olduğu gibi.

Oysa Bodrum’un turizmle tanışmadan önceki yıllarında durum farklıydı ve deniz kıyısındaki araziler tarıma elverişli
olmadığından değersizdi.   Dolarlar, Eurolar yoktu
o çağda ama ağırlığa dayalı altın ve gümüş paralardan oluşan bir para sistemi geçerliydi.   O dönemlerde yöneticiler, fakir halk ve zenginler arasındaki uçurum arttıkça işsiz kesime ve halka iş temini yoluna giderlerdi. Bu genellikle bir tapınak yaptırmak olurdu. Bu sayede
işsizlere bir iş alanı açılırdı. İlk para ticaretinin yani bankacılık hizmetlerinin kutsal alanlardaki yöneticiler tarafından yapıldığını da sözlerimize eklemek gerek. Para ticareti yani bankacılık yapan ilk şehir, Efes Artemis’i adına Efes kentidir.   Tapınakların kutsal alana ait arazilerin kiraya verilmesinden, şehir meclisi tarafından şahıslara verilen para cezalarının birikmesinden oluşan bir gelirleri vardı. Bu gelirlerden bazı tapınaklar isteyene faizle para verirler, parasını muhafaza edilmek üzere tapınağa getirenlerin paralarını alır ve çalıştırırlardı.   

Tüm bunları öğrenince insan ‘tarih tekerrürden ibarettir’ deyimini hatırlıyor ister istemez. Dünyada, ülkemizde ve bununla bağlantılı olarak da kentimizde son yıllarda daha fazla artan gelir dengesizliğine karşın, her geçen gün geniş bir kesime iş olanağı yaratan büyük marketlerin, işyerlerinin, otellerin yenilerinin açılması ve bu yerlerin sahiplerinin aynı zamanda bankaların da sahibi olduğunu bilmek, eski dönemlerdeki tapınak yaptırma sebeplerini çağrıştırıyor. Ekonomik anlamda aynı tas, aynı hamam
dedirtiyor.  

Bodrum’da özellikle yaz aylarında her cins para piyasada dolaşıyor. Caddelerde adım başı bir döviz bürosuna rastlamak mümkün. Türk Lirasi Dolar, Euro, Pound ne varsa el değiştirip duruyor. Para harcanılıyor, para kazanılıyor. Kazanılanlar ve harcananlar kimini memnun ediyor, kimi ise hoşnut değil. Bodrum’un Halikarnas olduğu o parlak devirlerde durum nasıldı? Paraların şekli, değeri, alım gücü ne idi? Ekonomik hayat şimdikine benziyor muydu?  Bu sorulara cevap bulmak için,  M.Ö. 7. yüzyılın ikinci yarısına kadar gitmek gerekiyor. Çünkü, dar ve kısa bir tanımla "metal para" diyebileceğimiz sikkenin bilebildiğimiz kadarıyla ilk kullanılışı o yıllara uzanıyor.   

İlk Sikkeler   

Sikkenin icadı ile ilgili ilk bilgileri ve ilk sikkeleri yapanların Lidyalılar olduğu bilgisini hemşehrimiz Herodot’tan öğreniyoruz. Herodot ilk kez altın ve gümüş sikke basan ve kullananların Lidyalılar olduğunu yazar. Her ne kadar sikkeyi icad edenler Lidyalılar olsa da, ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran Batı Anadolu’daki İonya kentleri olmuştur.  Sikke eşittir, para demek yerine, "her sikke paradır, ama her para sikke değildir" demek daha doğrudur. Sikkenin icadından önce, insanlar alışverişlerinde para olarak öküz, kadın, zırh, üç ayaklı kazan, külçe ya da çubuk şeklinde metalleri kullanıyorlardı.   Sikkenin kullanılmaya başlanması ile, genellikle devlet olan yetkili bir idarenin değerli metalleri belirli bir birim sisteminin standartlarına göre tartmasına geçildi. Sikkeler resmi bir damga ile işaretleniyor, böylelikle yetkili merciin egemenlik alanındaki değerleri güvence altına alınmış oluyordu.  Basılan ilk paralar Lidya sınırları içindeki Paktalos (Sart Çayı) Nehrinde bolca bulunan ve doğal bir gümüş altın karışımı olan elektron madeninden yapıldı. Daha sonra, bu madenin başka bölgelerde az bulunmasından dolayı, çoğunlukla gümüş az miktarda da altın, bronz ve bakırdan paralar basıldı.   

Para Sistemleri
 
Paralar ilk dönemden itibaren belirli sistemler içinde basıldı.   Lidya-Milet Sistemi  Sikkenin birimleri staterden (14,15 gr.) yarım stater, üçte bir, altıda bir, on ikide bir, yirmi dörtte bir, kırk sekizde bir, doksan altıda bir ve yüz doksan ikide bire (yaklaşık 0,08 gr.) uzanan bir yelpaze oluştururdu.  İ.Ö.Lidya krallığına son veren Persler bir süre onların sistemine devam etmiş sonra Pers hükümdarı Darius ‘dareikos’ olarak adlandırılan 8,4 gr.lık altın sikkeler ve 5,5 gr. ağırlığında ‘siglos’ adı verilen gümüş sikkeler bastırmıştır. Anadolu’da pek çok site bu sistemi benimsemiş ve Attika sistemi ortaya çıkana değin en yaygın olarak kullanılan sistem bu olmuştur.   Attika Sistemi  Bu sistemde ana birim Drahmi’dir. Küçük
birimler daha fazla kullanılmıştır.  

Bazı para birimleri ve ağırlıkları:   
1 tetradrahmi = 17,6 gr.
1 didrahmi = 8,73 gr.  
1 drahmi = 4,36 gr.  
1 tetrabol = 2,91 gr.  
1 triobol = 2,18 gr.  
1 obol = 0,73 gr.    

Makedonya Sistemi:  

Büyük İskender ve halefleri zamanında ortaya çıkmıştır. Bu sistemde basılan
paralar yalnızca Büyük İskender ve onun halefleri egemenliği altındaki yerlerde ve onların egemenlikleri süresince geçerli olmuştur.   Alım Gücü  Fiyatlar ve Ücretler  Ücretler ve fiyatlar yalnız Helen
yarımadası için değil, aynı zamanda İtalya ve Anadolu için de geçerliydi.

Helen dünyasında şehirlerde yaşayanlar ekonomik yönden üç gruba ayrılıyordu:   
– Ücretliler: Pedagoglar, askerler, mimarlar, heykeltıraşlar, müzisyenler, vb.  
– Serbest çalışanlar: Çiftçiler, toprak sahipleri, zanaatkarlar, satıcılar, vb.  
– Köleler.   

Tarihçiler İ.Ö. 5.yüzyıl için yıllık taban ücretin yaklaşık 120-130 Drahmi (günümüz parasına yaklaşık olarak çevirirsek 27.840 TL -30.160 TL) olduğunu görürüz. İ
.Ö. 4.yüzyılda ise bu rakamın 180 Drahmi (yak. 41.760 TL.) olduğu konusunda hemfikirler.  İ.Ö. 5.yüzyılda Atina’da serbest çalışanların günlükleri 2 Obol (yaklaşık 78 TL) idi. Tarihçi Plutark’ın bahsettiğine göre Salamis savaşına katılan bir askerin ailesine devlet tarafından yapılan yardım günlük 3 Obol’du. ( yak. 117 TL).
Aristophanes’in komedyalarından öğrendiğimize göre gemi filosunda çalışanların günlükleri de 3 Obol’du.  
Devlet kasasının boş olmadığı zamanlarda paralı asker olmanın saygınlığı vardı. Askerlere iyi ödeme yapılırdı.
İ.Ö. 4.yüzyılda Elevsis kutsal alanının
inşasında vasıfsız bir işçiye günlük 1,5 Drahmi  (yak. 348 TL), usta işçilere 2,5 Drahmi  (yak. 580 TL), mimarlara ise günde 2 Drahmi (yak. 464 TL) ödendiği biliniyor. Ancak mimarlara bu ücret tüm yıl için, diğerlerine ise çalıştıkları süre boyunca ödeniyordu.  (Not: Sikkelerin altın olduğu ve 18 ayar 1 gr. altının yaklaşık 53,21 TL oldugu varsayılmıştır.)   

Halikarnas’ta Durum

Dünyanın yedi harikasından birine sahip, parlak ve bayındır bir başkent olan
Bodrum’da fiyatların her geçen yıl yükseldiği ve fakir halk ile zenginler arasındaki gelir farkının gitgide arttığı anlaşılıyor.   
O yıllarda genellikle atların çok değerli olduğunu görüyoruz. şžimdinin otomobil, savaş aracı ve jipleri gibi at da o
zamanın ulaşım aracı ve savaşların vazgeçilmez unsuru idi.   Evler ve özellikle deniz kıyısındaki araziler çok pahalı idi, bugün olduğu gibi.

Oysa Bodrum’un turizmle tanışmadan önceki yıllarında durum farklıydı ve deniz kıyısındaki araziler tarıma elverişli
olmadığından değersizdi.   Dolarlar, Eurolar yoktu
o çağda ama ağırlığa dayalı altın ve gümüş paralardan oluşan bir para sistemi geçerliydi.   O dönemlerde yöneticiler, fakir halk ve zenginler arasındaki uçurum arttıkça işsiz kesime ve halka iş temini yoluna giderlerdi. Bu genellikle bir tapınak yaptırmak olurdu. Bu sayede
işsizlere bir iş alanı açılırdı. İlk para ticaretinin yani bankacılık hizmetlerinin kutsal alanlardaki yöneticiler tarafından yapıldığını da sözlerimize eklemek gerek. Para ticareti yani bankacılık yapan ilk şehir, Efes Artemis’i adına Efes kentidir.   Tapınakların kutsal alana ait arazilerin kiraya verilmesinden, şehir meclisi tarafından şahıslara verilen para cezalarının birikmesinden oluşan bir gelirleri vardı. Bu gelirlerden bazı tapınaklar isteyene faizle para verirler, parasını muhafaza edilmek üzere tapınağa getirenlerin paralarını alır ve çalıştırırlardı.   

Tüm bunları öğrenince insan ‘tarih tekerrürden ibarettir’ deyimini hatırlıyor ister istemez. Dünyada, ülkemizde ve bununla bağlantılı olarak da kentimizde son yıllarda daha fazla artan gelir dengesizliğine karşın, her geçen gün geniş bir kesime iş olanağı yaratan büyük marketlerin, işyerlerinin, otellerin yenilerinin açılması ve bu yerlerin sahiplerinin aynı zamanda bankaların da sahibi olduğunu bilmek, eski dönemlerdeki tapınak yaptırma sebeplerini çağrıştırıyor. Ekonomik anlamda aynı tas, aynı hamam
dedirtiyor.  

Faydalanılan Kaynaklar:
Karun’dan Karia’ya -Muharrem Kayhan Koleksiyonundan
Erken Anadolu Sikkeleri – Koray Konuk, Ege Yayınları  
Antik Dünyada Günlük Yaşam  Ö.Selçuk Gür -Magister Turizm A.şž.  
Grek ve Roma Sikkeleri -Oğuz Tekin Yapı ve Kredi Koleksiyonları


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum Müzesi’nde Sikke ve Takı Salonu Açıldı.

Önceki Yazılar

Herodot Üçüncü Yaş Akademisi

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ