Herodot Üçüncü Yaş Akademisi

2622 Kez Okundu

Yazan: Ludmilla Denisenko
Bodrumlife Dergisi, Sayı: 19, Mayıs Haziran 2011

İngiltere’de ve Dünya’daki Üçüncü yaş Üniversiteleri konusunda inceleme yapma ve bu konuda ilişkiler kurma olanağı olan Selçuk Şahin, 2010 yılında bu konuya tutkuyla eğilerek, çevresinde bir grup insanı bu konuda bilgilendirerek, ilgi uyandırmayı başardı. Bu yıl birinci yaşını dolduran ”H3A” (Herodot Üçüncü Yaş Akademisi) Derneği Bodrum’da ikamet eden bir grup  emekli ile, bu projeye inanmış  yerel gönüllüler arasındaki işbirliğiyle hayata geçirildi. İnternette kendisine ait bir sayfası da olan topluluk (www.hero3a.com),
bir yıl içinde başardıklarıyla Türkiye’deki ilk ”Üçüncü Yaş Üniversite’si” olma onurunu taşıyor.

İnsan yaşamı özetle çocukluk, gençlik ve yaşlılık olarak üç dönemlidir. İnsan gücü olduğu sürece, yaşı ne olursa olsun, hâlâ genç döneminde hisseder kendini. Bugün yaşamın kolaylaşması ve tıptaki ilerlemelerle, yaşları ilerlemiş olsa da, kendini genç hisseden o kadar çok insan var ki! Ne çare ki toplum düzeni, yaşam savaşında arkadan yetişen genç kuşaklara, onlara kendi hayatlarını kurup, sürdürebilecekleri maddi olanaklara kavuşabilmeleri için yer açılması gereğini dayatıyor. Bir bakıma bir kuşağın arkasından gelen kuşaklara yer açmasına “emeklilik” adı veriliyor.

Günümüzde modern toplumlar artık böylelikle atıl kalmış, toplum çarklarının dışına itilmiş, ancak gücü aklı yerinde, doğurganlık oranlarının düşmesiyle neredeyse gençlerin sayısına eşit sayıda, orta yaş üstü insanların varlığı ile yüzleşmek durumunda.  Kırsal yerlerde kahveleri, camileri, meydanları dolduran bu işlevsiz kalabalıklar, kent ortamlarında nasıl oyalanacaklarını bilemeden, can sıkıntısı içinde yapacak yararlı bir iş ararlar:
ev işleri, bahçe işleri, torun bakmak gibi. Zamanlarını nasıl geçirdiklerini anlatan ‘geçirmek’,  ‘oyalanmak’, ‘eylenmek’ gibi sıfatlar, iş yaşamının dışına savrulmuş insanların hayata bakışlarının bir göstergesidir.

Sanki artık hayat,  bir amacı olmayan, neşesiz, ‘öldürülmesi’ gereken bir şeye dönüşmüştür. Kanser, kalp rahatsızlıkları gibi başlıca erişkin yaş hastalıklarının  moral bozukluğu, yoğun stres ve ‘işi bitmiş’ olmak gibi duygusal nedenlerle ilişkilendirildiği, artık tıbbi gerçekler olarak dile getiriliyor.

Orta yaşı geçip, belki 25-30 yıl daha emeklilik yaşamlarını sürdürmek durumunda kalan insanların yaşamının bu evresi genellikle “Üçüncü Yaş” olarak adlandırılıyor. Kişilerin bedensel ve zihinsel yetenekleri yerinde olmasına rağmen, iş ve aile yaşamında yüklerinin azaldığı, buna karşılık yaşam tecrübelerinin arttığı; para kazanmak yerine, manevi değerlerin öne çıktığı, olgunluk ve bilgelik dönemidir bu. Emekli olmuş pek çok insanın en büyük özlemi, iş yaşamındaki mücadeleleri ve heyecanları artık bulamamasıdır. Henüz güçleri vardır ama, artık uğruna mücadele edilecek bir konu yoktur.

Batı dünyasında zihinsel ve bedensel kapasiteleri yerinde olan insanlar, bu soruna şöyle bir soru sorarak parmak basmışlar: “En çok özlenen dönemimiz hangisidir?” Çoğunluk  “gençler bilse, yaşlılar yapabilse” özdeyişine uygun olarak, “eğitim dönemi” diye yanıtlamışlar bu soruyu.  Yeniden eğitime, yeni şeyleri keşfe dönmek, sınav gibi bir zorunluk olmadan beyinlerini yeni şeylere açmak, sınamak, kendini kanıtlamak, heyecan verici gelmiş onlara.

“Üçüncü Yaş Üniversiteleri” işte tam da bu noktada bir ihtiyacı karşılamış.

Fransa’da Université du Troisiéme Age- UTA,  Anglo-Saxon ülkelerde  University of Third Age U3A kavramı giderek yerleşmiş. Böylece katılım için hiçbir ön şart aranmayan ve sonunda da herhangibir diploma alınması söz konusu olmayan, insanları sırf öğrenmenin zevkini tatmak için bir araya getiren, eğitim programları, kültürel, sosyal ve sanatsal etkinlikler düzenleyen ve aslında birer sivil toplum kuruluşundan (STK) başka birşey olmayan örgütlenmeler başlamış. Başka bir deyişle “öğrenme kooperatifleri”dir bu kuruluşlar.

İlk Üçüncü Yaş Üniversitesi, 1972-73 akademik yılında, profesör Pierre Vellas’ın öncülüğünde, Fransa’da Toulouse Üniversitesinde kurulmuş. Bir kaç yıl içerisinde büyük bir hızla, Fransa’daki pek çok üniversiteye yayılan bu kavram,  pek çok Avrupa ülkesinde, hatta ABD ve Kanada’da da kendini göstermiş.  Yine Pierre Vellas’ın öncülüğünde 1975’de Paris’de, Uluslararası Üçüncü Yaş Üniversiteleri Birliği (AIUTA) kurulmuş.

1981 yılına gelindiğinde AIUTA’ya bağlı kuruluşların sayısı 170’e ulaşmış. 1982 yılında İngiltere’de de orta yaş üstü insanlar bu yeni kavramın kurumlarına bütünüyle kendi olanaklarını bir araya getirerek, dayanışma ve dirsek dirseğe verme örneği vererek kavuşmuşlar.  İngiltere’deki Üçüncü Yaş hareketinin gelişimi, STK hareketlerinin ruhuna uygun olarak, bağımsız ve kendiliğinden bir gelişim örneği olmuş. Mekân olarak katılımcıların evlerini,  bölge kütüphanelerini, mahalle okullarını kullanan İngiliz Üçüncü Yaş’lılar, öğretmenlerini kendi aralarından seçmişler (bilindiği gibi bir konuyu öğrenmenin en iyi yolu onu öğretmektir). Parasal kaynaklarını kendi aralarında topladıkları aidatlar ve katılım payları oluşturmuş.

Kendi olanaklarıyla harekete geçmiş olmaları İngiltere’deki 3YÜ’lerine büyük bir özgürlük ve hareketlilik sağlamış. 750’den fazla U3A’da 350 binden fazla üyenin bir araya geldiği büyüklü, ufaklı kuruluşlar birleşerek  hem kendi üyelerine, hem de yeni kurulacak U3A’lara bazı imkanlar sağlayan ve yol gösteren Third Age Trust adlı bir vakıf kurmuşlar.

Bu tip bağımsız örgütlenme, devlet ya da yerel yönetimlerden  destek alan STK’lara göre, daha başarılı ve yaygın olabildiği için, birçok ülkede örgütlenme modeli olmuş.

Konu Yazarı : Ludmilla Denisenko - H3A Kurucu Üyesi

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum Halikarnassos iken Paranın Değeri

Önceki Yazılar

Marina Yacht Club’te ‘Güneşi Cazla Batırıyoruz’ Festivali

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ