Bodrum’da resim çalışmaları günden güne gelişen atölyelerde son hızıyla devam ediyor …

2912 Kez Okundu





Bodrum’da resim çalışmaları günden güne gelişen atölyelerde son hızıyla devam ediyor …

Bu yazımızda resim alanında akademik eğitim almayıp,ders verecek nitelikte hocalarla yıllardır atölye çalışmalarını sürdürerek resim yapan ve sergiler açan, genellikle emekli olduktan sonra resim çalışmalarına yoğunlaşan Bodrumlu ressamlarla görüştük. Tek başına atölyesini kuran Nebahat Timur Tokgöz ve Resimevi adı altında bir atölye kurarak çalışmalarını birlikte sürdüren dokuz kişi: Güneş Alev, Güneş Akat, Gülsen Giz, Fügen Nalbantoğlu, Tülin Aker Aburga, Zeki şžahin, Saime Kıyak, Feyza Ertuğrul ve Nilgün Demirhan Serttop.

Bodrum’da son zamanlarda resim sanatına artan bir ilgi var. Gerek eğitim almış, gerekse sonradan bu işe merak sarıp bu alanda bir okul bitirmemiş ressamların kendi olanaklarıyla oluşturdukları atölyelerde çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Sık sık sergiler açılıyor, sanat etkinlikleri düzenleniyor Bodrum’da. Henüz açılan sergileri, yapılan resimleri eleştiren bir sanat eleştirmenimiz yok. Yeni başlamış veya bir okulda eğitim almamış ressamların ortaya koyduğu yapıtlar bir sanat eseri mi, değil mi, değerlendirmek zor. Hangi yapıtlar alıcı buluyor, alıcılar resim satın alırken sanatçının eğitimli olup olmamasına bakarak mı alıyor, alıcıların bu alanda oluşmuş kriterleri var mı, bu da çok belirsiz.

Kimileri bu işe kızgın: “Önüne gelen sergi açıyor, ortalıkta resim bile sayılmayacak tablolar dolaştıkça sanata verilen değer azalıyor, estetik beğeniler yozlaşıyor” diyor. Kimileri ise “bu bir özgürlük, dileyen sergi açar, sanat eserinin ne olduğuna karar verecek olan izleyicidir” diyor.

Bodrum’da Jazz Now, Haluk Elbe, Tersane Kulesi, Cam Sanat, Halikarnassos, Ömer Akın, Safran gibi yalnızca sanat galerisi olmak amacını güden az sayıda galeri var. Bu galeriler ne yazık ki Bodrum gibi bir periferide yalnızca bir mekân fonksiyonu görüyor. Sanatçıyı sahiplenen, kollayan, sanat üretimine kaynak sağlayan bir rol üstlenemiyorlar kaçınılmaz olarak. Varlıklarını sürdürebilmeleri bile girişimcilerinin fedakârlık yapmayı göze almasıyla mümkün. Jazz Now ve Halikarnassos sanat galerileri başarılı ve sürekli organizasyonlarıyla öne çıkıyorlar. Zerrin Ulusman ise tek başına neredeyse bir sanat galerisi kadar çok sayıda ve övgüyle anılan başarılı sergi organizasyonlarına imza atıyor. Yaz aylarında pek çok otel, restoran yada başka amaçlarla kullanılan yerlerde de sergiler açılıyor. Özellikle yazın Bodrum’da sık sık tanınmış ve yeteneğini kanıtlamış sanatçı ve ressamların sergilerine rastlıyoruz.

Biz, resim ve sanata gitgide artan bu ilgi ve ortaya koyulan çabanın övgüyle takdire değer olduğuna inanıyoruz. Merak ettiklerimizi gidip sorduk Resimevi üyelerine ve kendi atölyesinde resim yapmayı sürdüren Nebahat Timur Tokgöz’e. Nebahat Timur Tokgöz atölyesinde tek başına çalışmalarını sürdürüyor. Akademililerde Alaylılara karşı büyük bir tepki var.

Bodrumlife – Neden resim yapıyorsunuz ?

Nebahat Timur Tokgöz – Başlangıçta resim yapma nedenim ile şu andaki resim yapma nedenim tamamen farklı. 2000 yılında emekli olup Bodrum’a yerleştim ve hobi olarak başladım. Ancak huylu huyundan vazgeçmez deyişine uygun olarak, tam anlamıyla kendimi işte olduğu gibi yoğun bir çalışma temposunda buldum. Resim yapmaya karar verdiğim zaman kendimi Dr. Ayla Eriş Atölyesi’nde buldum. Sıfırdan başladım çalışmaya. Kitaplar almaya başladım. Maalesef birçok kitabın Türkçesi yok ve dışardan getirtmek zorunda kaldım. Yabancı güzel sanatlar fakültelerinde okutulan kitapları aldım. Gece gündüz çalışmaya başladım. Hem okuyarak hem resim yaparak ve bu hâlâ aynı tempoda devam ediyor.

şžu andaki resim yapma nedenim ise tamamen bambaşka. şžimdi resmi sevdiğim için yapıyorum; büyük bir istekle, duygularımı ve düşüncelerimi aktarmak için resim yapıyorum. Resim yaparken günlük problemlerden tamamen sıyrılıyor insan.

Ama resmin insana yüklediği ayrı bir stres var. İlk zamanlar teknik konularla ilgili stres vardı. şžimdi ise tamamen farklı, benim resimden beklentim (duygularım, konu vb..) ile resmin (kompozisyonu, rengi, vb..) benden isteklerini buluşturma stresi.. Mutlu eden bir stres

İncelediğimizde “sanat” sözcüğünün taşıdığı anlamlar kitaplar dolduruyor. Picasso’ya “sanat nedir” diye sorunca, “ne değildir ki” demiş. Özet bir tarif. Sıtkı Erinç’in sözlerine tamamen katılıyorum, der ki: “Bir resim ya araç olarak vardır ya da amaç olarak”. Yani bir resim ya var olanı yansıtmak için, ya da salt kendi için, kendi adına yapılır. Nasıl tarif ederseniz edin benim için sanat, içinde duygu, bilgi ve teknik birlikteliği barındırır, bir armoni içinde.

Bodrumlife – Akademililer, sonradan resim yapanlara ve sergi açmalarına tepki gösteriyorlar, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda

NT- Evet, akademililerde “alaylılar”a karşı oldukça önemli büyük bir tepki var. Bu geçmişte de vardı, bugün de var. Bence diplomanın önemi vardır, ama önemi sahibi için vardır. Üçüncü şahıslar için önemli olan eserin kendisidir. Ressam için diploma, daha doğrusu eğitimden geçmiş olmak çok önemlidir, kendi gelişimi için. Okul, insanın kendisini geliştirmesi için bir aracı kuruluştur. Bir işe soyunacaksanız, o işin inceliklerini tekniğini, geçirdiği evreleri bilmek gerekir. Akademiye gitmeden de öğrenilir ama bu, öğrenen için daha zor bir yoldur. Bunların yanı sıra eserin özgün olması, ressamın kendi stilinin olması gerekir ki bu da çalışmayla elde edilir. Ne kadar resim yaparsanız, denerseniz o kadar çabuk elde edilir.

Ustalıkları sonradan herkesçe kabul edilen pek çok sanatçı, önceleri galerilerce kabul edilmemiş. Her sene yüzlerce mezun veriliyor ama yüzlerce sanatçı eklenmiyor mevcutlara. Buna karşın günümüzde çok fazla atölye var ve gün geçtikçe sayıları büyük bir hızla artıyor. Bu sadece Bodrum’da, Türkiye’de değil bütün dünyada oluyor. Yabancı sanat dergilerinde de makaleler yayınlanıyor, tartışılıyor. “Böyle hissettim böyle yaptım”, “ben böyle görüyorum”, “eğitim içtenliği bozuyor” gibi fikirlere karşı “peki, o zaman sanat nedir”, “yapıtın sanat eseri olduğuna kim karar verecek”, “taklitler, etik değerler..”, “seyircinin görme özelliği bozuluyor” gibi düşünceler hep tartışılıyor.

Bana göre, herkesin hobisi olması gerekir en azından kişinin kendi iç huzuru için. Ancak hobi olarak bu işi yapan kişinin “ben hobi olarak yapıyorum” deme samimiyetine ve diyebilme bilincine sahip olması gerekir. Hobinin ötesine geçilmek isteniyor ise eğitim gereklidir. Bu eğitimi kişi akademiye gidemeyecekse atölyelerde, hocalarla veya kendi çabasıyla elde edebilir, zorlu bir yol olsa da..

Farkı tespit edecekler ise başkalarıdır, eleştirmenler, seyircilerdir. Karar ise nereden ve nasıl öğrendiğine göre değil, yapıtlarına ve gelişme süresine bakarak verilir. Sergi açmaya gelince, bu konu bence çok net. Sergi açmak, açanın özgürlüğüdür, hakkıdır. Aksi düşünülemez. Aksi bir tür sansür olur. Tarihe de bakarsanız birçok önemli isim galeriler tarafından reddedilmiş ve resimleri sergilenmemiş. Fakat yıllar sonra ustalıkları kabul edilmiş.

Benim kim olduğumu soracak olursanız; akademili değilim, eğitime çok önem veriyorum, hâlâ talebeyim, öğrenmeye devam ediyorum, hep devam edeceğim. Resim yapıyorum, deniyorum ve yaptıklarımı sergiliyorum.

Son sergim Amazonlar, beşinci kişisel sergimdi. Kişisel sergilerimin üçünü Bodrum’da, ikisini İstanbul’da açtım. Bodrum ve Milas’ta yirmiye yakın karma sergiye katıldım.

Resimevi Atölyesi’nde dokuz sanatçı birarada çalışmalarını sürdürüyor Bu Kaotik Dünyada Ne İşiniz Var Resimle? Gidin Eğlenin..

Bundan yaklaşık beş yıl önce dokuz kişi; Fügen Nalbantoğlu, Gülsen Giz, Nilgün Demirhan, Güneş Alev, Zeki şžahin, Güneş Akat, Nadiye Sarıtosun, Tülin Aker Aburga ve Rukiye Tan biraraya gelerek kendilerine bir resim atölyesi kurmak istediler. Çünkü resmi çok seviyor ve resim yapmayı çok istiyorlardı. Resim hayatlarının bir köşesinde hep olmuştu bir şekilde ama resim sanatının gerektirdiği sorumluluk ve disiplin içinde çalışmaları sürdürmek daha bir öne çıkmıştı sonrasında.

Kendilerine resim sanatı alanında bir yol gösterici aramaya başladılar. İçlerinden Fügen, Rukiye ve Tülin daha önce tanışmadıkları halde adını ve ününü duydukları Cuma Ocaklı ile görüşmek için Bodrum’dan İzmir’e kadar gitti; Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü Başkanı Prof.Cuma Ocaklı’ya “bizim hocamız olur musunuz” diye sormak için. O “kusura bakmayın, benim zamanım buna müsait değil” deyince üşenmeyip yine onun önerdiği bir isim olan Fevzi Saydam’la görüşmeye, Foça’ya gittiler. Fevzi Saydam onları karşısında görünce “bu kaotik dünyada ne işiniz var resimle, gidin konken oynayın, eğlenin, örgü örün” dedi ilk önce. Sonra baktı ki resim yapmayı geçici bir heves olarak gören değil, ciddiye alan birileri var önünde, başka bir hoca ismi önerdi.

Sonunda gerçekten kendileri için doğru bir yol gösterici olduğuna inandıkları kişiyi buldular. Halen onunla birlikte çalışıyorlar, dört yılı aşkın bir süredir
Bir sanatçı inisiyatifi oluşumu içinde, atölyelerinde resim yapmayı sürdürüyorlar. Bir hobi, bir hevesin çok ötesinde, resim yapmanın nasıl bir emek, nasıl bir incelik ve farkındalık gerektirdiğinin bilincinde olarak. Aralarına Feyza Ertuğrul ve Saime Kıyak da katılmış sonradan. Karma ve tek başlarına sergiler açmışlar, eserlerinin pek çoğu alıcı bulmuş ama onlar için resim satmak bir amaç değil, çünkü aşağıda okuduğunuzda göreceksiniz ki resim yapmak; yemek yemek, uyumak gibi bir ihtiyaç hayatlarında, ayrılmaz bir parçası yaşamlarının.
Sorduk her birine: “Neden resim yapıyorsunuz?” ve “Neden tek başınıza değil de bir atölyede biraraya gelerek?”

Güneş Alev – Emekli, 10 yıldır Bodrum’da: “Sanatın her dalını seviyorum. Amacım, güzellikleri resmime yansıtabilmek. Daha önce tezhip çalışmaları da yapıyordum ama resim yapmak daha ayrı bir tat benim için. Tek başına değil, birkaç kişi biraraya gelip bir atölye kurmak isteyişimizin ekonomik boyutundan tutun da paylaşmak ve birbirimize destek olmaya varıncaya kadar pek çok boyutu var. Burada çok güzel bir ortam yarattık.

Ben önceleri yalnızca yazları Bodrum’da kalırken artık kışları bile gitmemeye başladım İstanbul’a, o kadar değerli benim için; burada kalıp çalışmalarımı sürdürmek.”

Gülsen Giz – Emekli, 11 yıldır Bodrum’da: “Önce ahşap boyama, seramik, çömlek çalışmaları yapıyordum. Sonra Ayla Eriş Atölyesi’nde resim yapmayı sürdürdüm. Resim yapmak benim için bir ihtiyaç, resim yapmadığımda eksiklik duyuyorum içimde. Bu atölyede kardeşlik temelinde biraradayız. Pek çok konuda birbirimize destek oluyor ve paylaşıyoruz herşeyi.”

Feyza Ertuğrul – Emekli, 3 senedir Bodrum’da: “Resim yapmayı çok seviyorum. Doğa, resim yapmak istememde belirleyici oldu, özellikle deniz. Etrafımda gördüğüm ve etkilendiğim şeyleri kalıcı kılmak istiyorum. Tarihi yapılar da çok etkiliyor beni. Belki de eskiden öğretmen olduğumdandır, geometri bilgisinin bile resim yaparken faydası olduğunu görüyorum resim yaparken.

Zeki şžahin – Emekli, 14 yıldır Bodrum’da: “Resim yapmak benim için bir kendini ifade etme yolu. İnsanlar neden şarkı söylüyor, dans ediyorsa ben de resim yapıyorum. Evde burada olduğu gibi odaklanarak çalışmak daha zor, ayrıca burada birbirimize katkımız da oluyor.”

Nilgün Demirhan Serttop – Emekli: “Eskiden beri hep içimde resim yapmak arzusu vardı. Bir anlamda terapi, kendimi sağaltıyorum. Resim yaparken zaman duruyor sanki, zamanın üzerinde bir yerde hissediyorum kendimi.”

Fügen Nalbantoğlu – Emekli, Bodrumlu: “Pek çok uğraşım oldu dikiş dikmekten ahşap boyamaya kadar. Ama hepsi bir yerde bitti, resim hiç bitmedi. Resim konusunda çok kabiliyetim olduğuna inanmasam da resim yapmayı çok seviyorum. Yaptığım resimlerde kendimi ifade edebiliyor muyum, bilemem, en iyiye ulaşmak için çabalıyorum.”

Tülin Aker Aburga – Emekli, 30 yıldır Bodrum’da: “Çocukluğumdan beri resim yapıyorum, Eşref Üren benim hocamdı. Resim yapmayı çok seviyorum. Atölyede ortak bir auramız var; mekânı, sevgiyi, zamanı ve daha pek çok şeyi paylaşıyoruz. Bu birliktelik yaratıcılığı da destekleyen bir şey, çok keyifli.

Güneş Akat – Emekli, 20 yıldır Bodrum’da: “Resim yapmak benim hayatımın amacı diyebilirim. 1978 yılında İstanbul’da akademinin uygulama sınavını kazanmıştım ama o yıllarda üniversite hayatı sağ sol çatışmalarının en yoğun yaşandığı yerlerdi ve tehlikeliydi, ailem izin vermediği için gidememiştim. Yıllar sonra şimdi, o zaman ertelediğim bir düş gerçekleşmiş oldu benim için bu atölye çalışmasıyla. Atölyede diğer arkadaşlarla birarada olmak, paylaşmak ve beslenmek demek bir anlamda.

 

 


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Kung Fu Panda

Önceki Yazılar

Serap Yanar ‘Kayanın üstünde olan bir yerde cesaret, özgürlük vardır, o duyguyu veren bitkiler kullanırım böyle bir projede’

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ