Hadigari’nin öyküsü

1580 Kez Okundu





Hadigari’nin öyküsü        Bodrum’un, Bodrumca konuşmanın en bildik ,

en tanınmış sözcüğü “Hadigari” dir…

Bugün tüm Türkiye’de , Hadigari sözcügü

Bodrum’u çağrıştırır… “Haydi artık yapalım”

anlamına gelir. Yani gecikmiştir yapılacak şey… Yapma zamanı gelmiştir… Bu sözcüğün bu kadar yaygın olarak bilinmesinin esas ve ikinci nedeni ise bu sözcüğü kendine isim olarak almış olan “Hadigari Bar”dır.

 

 

Günümüzde kalenin eteklerinde eski bir tersane üzerinde kurulmuş bulunan ve modern ses sitemleriyle donatılmış devasa boyutlu diskosu aslında 1974’ten bu yana hizmet veren küçük sempatik bir o kadar da ünlü “Hadigari Bar” ın adres değiştirmişinden başkası değildir…

 

Bodrum’un eğlence ile birlikte anılır olmasında Hadigari Bar’ın büyük payı var. Öyküsü taa 1974’lere uzanıyor… Bugün Bodrum’a baktığınızda yine önemli iki bar gözünüze hemen çarpar. Bunların biri Hadigari diğeri Helva’dır…

Günümüzün önemli iki gece kulübünün kurucularının bu işe ilk adım atmaları ise 1974’lere denk gelir…

Gelin Bodrum’un eğlence hayatını o gün bugündür ellerinde tutan ve yönlendiren Hadigari Bar’ın, Hakan Aykan’ın ve Mehmet Helvacıoğlu namı diğer Helva’nın öyküsünü birlikte tazeleyelim…

 

Bodrum şimdiki bildiğimiz Bodrum değildir… En merkezi yer olan bugünkü bankaların, alışveriş merkezinin olduğu Kale Caddesi, Dr. Alim Ekinci sokak ve onun denize bakan yüzü tamamen sanayi mahallesi gibidir. İnşaat malzemeler satanlar, tekne yapanlar buralardadır…

Hadigari’nin bulunduğu yer bir incir deposu. Bodrum’da herkesin yakından tanıdığı Erhan Topanoğlu, Hakan Aykan ve şimdilerde sigortacılık yapan Kadir Özvezneci burayı bar yapmaya karar verirler…

Ne turizm var Bodrum’da ne gelen giden… Bar yapılır ama müşteri dahi yoktur… Hatta Hakan Aykan’ın annesi oturup ağlar “Benim evladım barcı oldu” diye. O zamanlar Bar sözcüğü pavyonlarla eşleştirilir ve kötü işlerin döndüğü farzedilirdi çünkü…

Hakan’ın babası Umumi Mağazalar’da çalışıyor ve dolayısıyla durmadan yer değiştiriyorlar. Hakan ise Tursus Amerikan Koleji’ni bitirmiş yeni yetme bir genç… Bar açıldıktan sonra

müşteri bekleme işini hemen karşılarında bulunan kereste deposunun keresteleri üzerinde gerçekleştiriyorlar hatta müşteri gelince “Hadi sen bak” gibisinden üşengeçlik gösterip işi birbirinin üzerine atıyorlar… yani bar neredeyse sinek avlıyor… Sanayi bölgesi demiştik mesela şimdiki Adamik Bar’ın olduğu yer bir tornacıydı. Bar bir tür esnaf barı olup çıkmıştı. Akşam üstü rahmetli Adnan bey her akşam üstü gelir köşede otururdu …

 

Hakan’ın babası “Burada ucuz fiyata elden çıkacak birçok malzeme var bunları alın da Bar’ınıza çeki düsen verin” diyerek bir kamyon dolusu malzeme göndermesiyle işler birdenbire yönünü değiştiriyor.

Yerlere halılar seriyorlar, etrafı güzelleştiriyorlar ve bar nispeten daha havalı bir duruma geliyor. Bu arada Kadir Özvezneci eğitim için Bursa’ya gidiyor ve yerine Mehmet Helvacıoğlu katılıyor. Herkesin çocukluktan beri Helva diye çağırdığı Mehmet yurdışına dil kurslarına gitmiş Almanya’yı İngiltere’yi görmüş gözü açılmış ve yenilikçi bir kişiliğe sahip…

 

Hadigari ismi konuluyor

Aslında bar açılır açılmasına ama bir türlü isim konulamaz… Arkadaşlar arasında tartışılır yüzlerce isim bulunur ama hiçbiri beğenilmez.. Birgün Azmakbaşı’na yine isim tarşıması yapılırken Ersöz Turan lafa karışır ve “Hadigari lan bir isim koyamadınız şu bara” der ve

Hadigari ismi böylece konulmuş olur…

 

Hadigari’de eşyalar da yenilenince Hakan ve Helva epey titzlenirler ve yerlere döşenen hardal renkli halıları temiz tutmak için durmadan temizlik yaparlar, durmadan halıları süpürürler…

 

İlk keşfediliş…

 

O dönemin Bodrum’un en önemli müdavi Erol Simavi’dir Konacık tepelerindeki evi ünlüdür. Zaten başkaca öyle bir ev de yoktur. Tabii gece hayatının en

renkli siması da o’dur haliyle. Birgün Ayfer Feray’ın ablası Günfer Feray ile birlikte Veli Bar’dan çıkıp önlerinden geçerken dikkatlerini çeker Hakan ve Helva’nın durmadan temizlik yapması “Ne yapıyorlar bu çocuklar burada” diye sorar Günfer Feray’da “Barcılık yapıyorlar” demesiyle Erol Simavi ilk adımını kapıdan içeri atar…

Hadigarni ismi böylece ön plana çıkar ve arkası gelir…

 

Hakan Aykan anlatıyor

 

Biz rakı ve votka biliyorduk…Rakının yanında peynir ve çerez verilebileceğini gördük.. Ben bir kıyıda org çalırdım Helva söylerdi … Yanımızda eniştem Erol Ağan’ın sünger deposu boşalınca bizim de denizle irtibatımız oluverdi. . Mehmet Sönmez (bir zamanlar Bodrum kartpostallarıyla ünlüydü) ve Dursun Kaptan pencere kıyısını keşfetti. Akşam üstü rahmetli Adnan bey her akşam üstü gelir köşede otururdu … Başlangıçta orta yaş olan ve akşamüzeri gelmeye başlayan bu tür müşterileri ilerleyen saatlerde çan çalarak ve volumü yükselterek evlerine göndermeye çalışır gençler için müzik yapmaya başlardık Dursun Kaptan “Faşistler” diye bağırır kızar biz de ona “Hadi eve koca deve” diye seslenirdik…

Çok güzel günler geçirdik. Erol Simavi’nin ardından gerçek bir entelektüel bar olduk. şžairler, yazarlar, ressamlar, çizerler, tiyatrocular… Ve Hadigari bugüne kadar geldi…

Eski kadrodan bugün ben Hakan ve Erhan Topanoğlu devam ettiriyoruz Hadigari’yi… Helva ise kendi ismiyle açtığı “Helva” ile süksesini sürdürüyor…

 

Helva anlatıyor

Biz Girit göçmeniyiz… Büyük dedem şu an askeri kampın olduğu yer kışlayken yüzbaşı olarak gelmiş, daha sonra annem ve babam göçetmişler…

Hadigari tam bir gençlik hevesi ile başlamıştı… Ben, dil kursları ve eğitim için gittiğim Almanya’dan dönüşümde katıldım Hadigari’ye Part time devam ediyordum 76-77 gibi şirket olduk. 80’lerde kitle turizmi başladı ve akşam saatlerinde Hadigari entelektüellerin akımına uğramaya başladı…

Benim en çok hoş sohbetler dikkatimi çekerdi… Tiyatrocu Mücap Ofluoğlu, Turgut Boralı, şžair İlhan Berk, Sudi İlkorur, Çerçi Haluk Anat, Mehmet Sönmez aslında hepsi bir Cumhuriyet gazetesi ekibiydi… İnanılmaz sohbetler dinlerdik barmen olarak burada. Diyebilirim ki Hadigari’nin en keyif aldığım zamanları bu kişilerin kendi aralarındaki sohpetlerine kulak misafiri olmaktı. Hele Fethi Naci geldiği zaman her şey zirveye çıkardı… Müthiş bir içici, müthiş bir filozoftu. Her yanından bilgi akardı ve sohbetleri neredeyse o yönetirdi…

Engin bir kültürleri vardı…

Entelektüel Bar tarzı Hadigari ile başladı her ne kadar sonra bu laf ters anlamlara da çekildiyse de o devir gerçekten bambaşkaydı ve biz ağzımız açık dinlerdik bu bilgelerin konuşmalarını.

Böyle dolu dolu on sene geçirdik. Tüm Türkiye gazeteleri zaman zaman bizden ve buradaki sohbetlerden bahseder oldu. Artık meşhurduk… Hadigari olarak.

Yurtdışına gidip İngiltere’den Kos’tan günün en son müziklerini getirir çalardık… Gelen mutlaka Hadigari’ye uğrardı.. Bir simgeydik ismimizle, tarzımızla…

Ondan sonra bu aperatif devri bitti ve benim Hadigari maceram 1992 ye kadar sürdü… Hayatımın en genç en verimli zamanlarıydı. Bir dönem Yeni Türkü Gümüşlük’te beste yapmaya gelmişti galiba 86’ydı.. İlk albumleri henüz çıkacak… Gittim konuştum “Barda hiç konser vermedik” dediler İlk kez böylece Yeni Türkü konseriyle Hadigari’de bir konser düzenlemiş olduk. Geliş gidiş paraları ve yemek karşılığıydı bu konser ve tüm sokak kilitlenmişti…

Ben M&M isimli disco’yu açtım 1992’de Bodrum’un ve Türkiye’nin ilk underground disco’suydu. Haftasonları İstanbul Sanayi Odası gibiydi burası. M&M inanılmaz bir sükse getirdi. Tüm yerli ve yabancı basın göklere çıkardı M&M’i. Sosyete dergileri baş köşede yer verdiler. Bette Midler, Ahmet Ertegün, Jay Reno, Bo Derek gibi ünlüler partilerimize katıldı. Dünyanın en iyi DJ’lerini getirdik buraya… Çok ama çok popüler oldu… 2001 ‘e kadar sürdü sonra Türkiye’nin ve dünyanın ilk yüzer diskosu Catamaran’ı inşa ettik. Proje, düşünce ve gerçekleştirme bana aitti.

Böylesine ilk atılımları seviyorum demekki. Sonra ticari nedenlerle ayrılıp önce Catamaran karşısındaki sokakta Helva’yı açtım ve sonra bunu Neyzen Tevfik caddesine şimdiki yerine taşıdım. Helva, Helva olarak devam ediyor yine her akşam dolup taşarak…

 

Bugün Helva, Helva’sında her akşam dolup taşarak eski günleri yadeediyor. O entelektüel günleri anımsayarak… Vazgeçemediği DJ’liği yine yapmaktan alıkoyamıyor kendini… Hadigari alanını büyütmüş, büyük konserler, son derece yeni teknolojiler ile Bodrum’un en ünlü isimleri olarak yine yaşamlarına devam ediyorlar…

 

Bugün Helva

 

Helva bugün Neyzen Tevfik caddesinde eski bir Bodrum evinin restorasyonu ile elde edilmiş… Helva Bar’ sahibinin deniz tutkusunu bire bir yansıtıyor… İçten içe kış için hazırlık yapıyor ve evin odalarını restore ediyor daha güzel mekanlarda konuklarını ağırlasın diye… Genelde günümüzün ve geçmişin şarkıları çalıyor. Özellikle Bodrumlular Helva’yı ve Mehmet Helvacıoğlu’nu çok seviyorlar… şžık bir dekorasyonu ve herkese hitabeden güzel müzikleriyle  Helva Bodrum’un bugünkü yeni simgelerinden biri…

 

Bugün Hadigari

 

Hadigari’nin kuruluşunun üzerinden 35 yıl geçmiş. Biz bu yazıyı hazırlarken bundan 25 yıl önce konser veren Yeni Türkü’nün yine konseri vardı. Hadigari’de… Çok önemli yerli ve yabancı topluluklar yine günümüzde Hadigari’de konser veriyorlar ama o otantik havanın yerini bugün çok geniş bir alanda kurulu devasa Hadigari almış. İşletmenin başında Hakan Aykan var… Hakan Aykan’ın mekana tutkusunu burada da hemen algılıyorsunuz… Örneğin geceyarısından sonra saat 2’de ağaçların arasında elinde kamerasıyla sürmekte olan konserin videosunu çekmeye çalışırken görürseniz Hakan’ı . O nun 35 yıl önceki şevkinin nasıl devam ettiğine de şahit olursunuz…Zaten kendisi de “Bu iş gönül işi sevmezseniz olmaz “diyor

 

 

Hakan Aykan: Hergün yeni kısıtlamalar, günübirlik yasa değişiklikleri ve müzik sesinin yüksekliği bizi yıldıran sorunlar

 

Çok kazandığımızı düşünebilirler ama kazın ayağı öyle değil… Bir küçücük spot ampulü 110 Euro… İçki maliyetleri çok yüksek. Yurtdışında 7 Euro’ya alınan içki bizde 40 Euro… Giderek yabancı müşterimiz azalıyor… Kazandığımızı yenilemelere yatırmak zorundayız. Yeni müzik sistemleri, ses sistemleri, dekorasyon . Bir yandan kazanıp diğer yandan tüketiyoruz. Akıntıya kürek çeker gibi. Müziğin volumü zaten başlıbaşına bir sorun. Yanıbaşımızda Mykonos’ta sabaha kadar müzik devam ediyor. Kimseden çıt çıkmıyor biliniyorki oranın candamarı eğlence…

Bizde eğlenmek için içeri giren adam, eğlence sonu evine gidince “uyuyamıyorum” diye şikayet ediyor…

 

 

Mehmet Helvacı:

 

Müzik Bodrum’da bugün büyük bir sorun, çözülmesi lazım.

 

Helva bugün kendi adını taşıyan Helva ismli gece kulübünü işletiyor ve gecenin belli bir saatinde DJ kabinine geçiyor ve “kendinden geçiyor”. Arada eski günleri hatırlayıp o dönemlerin parçalarını araya sıkıştırıyor ve konuklara küçük nostaljiler yaşatıyor… Eğlence işiyle uğraşan ve Bodrum’da eğlence denilince akla gelen ilk isimlerden olan, hatta bu işi ilk başlatanlardan biri olarak bugün hayli dertli.

“Dünyanın bazı yerleri Eğlence ile özdeşleşmiştir. New Orleans, Las Vegas, Mykonos… “ gibi… Buralarda müzik sabaha kadar susmaz… Bizler Bodrum’da kimlik saptamasını yapmak ve Bodrum’u nereye oturtacağımızı bilmek zorundayız…

Gecenin her saatinde diken üstünde oturuyoruz müziğimiz belli bir desibeli aşacak diye… Ve çok ağır cezalar alıyoruz.

Bakın bugün öyküsünü okuduğunuz Hadigari olmasaydı Bodrum bu denli meşhur olmayabilirdi. Bunlar şehrin simgeleri… Bu simgeler Gerek Halikarnas, gerek Hadigari, Helva ve diğerlerinin kanı canı müzik… Hayat’a bağlanış şekli müzik. Bunu kestiğiniz zaman Bodrum’un herhangi bir Anadolu kasabasından farkı kalmaz ki. Bunu iyi ayırdetemiz lazım gerekirse Bodrum gibi birkaç yer için özel bir yasa bile çıkartılabilir. Bodrum’a gelen insanlar gece yaşamak için geliyorlar dolayıysa müziğe dokunulmaması gerekir. Sabaha kadar gerekiyorsa açık kalması gerekir. Ticaret Odası , belediye başkanı olarak sonuna kadar bizim yanımızdalar müzik konusunda ama yasalar ellerini kollarını bağlıyor. Sürekli olarak kazandığımızı cezalara yatırıyoruz…

O yüzden bu işe bir tedbir alınması gerekmekte…

Yol ayrımlarını iyi belirlememiz lazım.”


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

La Pasion İspanyol Restoranı

Önceki Yazılar

Bodrum’un tek odalı oteli, Ada Ev

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ