Bodrum Halikarnas İken Paranın Değeri Ve Sikkeler

7338 Kez Okundu

 

Bodrum’da özellikle yaz aylarında her cins para piyasada dolaşıyor. Caddelerde adım başı bir döviz bürosuna rastlamak mümkün. Türk liraları, dolarlar, eurolar, poundlar el değiştirip duruyor. Para harcanılıyor, para kazanılıyor. Kazanılanlar ve harcananlar kimini memnun ediyor, kimi ise hoşnut değil. Bodrum’un Halikarnas olduğu o parlak devirlerde durum nasıldı? Paraların şekli, değeri, alım gücü ne idi? Ekonomik hayat şimdikine benziyor muydu?

Bu sorulara cevap bulmak için, M.Ö. 7.yüzyılın ikinci yarısına kadar gitmek gerekiyor. Çünkü, dar ve kısa bir tanımla “metal para” diyebileceğimiz sikkenin bilebildiğimiz kadarıyla ilk kullanılışı o yıllara uzanıyor.

 

İlk Sikkeler

 

Sikkenin icadı ile ilgili ilk bilgileri ve ilk sikkeleri yapanların Lidyalılar olduğu bilgisini hemşehrimiz Herodot’tan öğreniyoruz. Herodot ilk kez altın ve gümüş sikke basan ve kullananların Lidyalılar olduğunu yazar. Her ne kadar sikkeyi icad edenler Lidyalılar olsa da, ona kimlik ve kullanım alışkanlığı kazandıran Batı Anadolu’daki İonya kentleri olmuştur.

Sikke eşittir, para demek yerine, “her sikke paradır, ama her para sikke değildir” demek daha doğrudur. Sikkenin icadından önce, insanlar alışverişlerinde para olarak öküz, kadın, zırh, üç ayaklı kazan, külçe ya da çubuk şeklinde metalleri kullanıyorlardı.

Sikkenin kullanılmaya başlanması ile, genellikle devlet olan yetkili bir idarenin değerli metalleri belirli bir birim sisteminin standartlarına göre tartmasına geçildi. Sikkeler resmi bir damga ile işaretleniyor, böylelikle yetkili merciin egemenlik alanındaki değerleri güvence altına alınmış oluyordu.

Basılan ilk paralar, Lidya sınırları içindeki Paktalos (Sart Çayı) Nehrinde bolca bulunan ve doğal bir gümüş altın karışımı olan elektron madeninden yapıldı. Daha sonra, bu madenin başka bölgelerde az bulunmasından dolayı, çoğunlukla gümüş az miktarda da altın, bronz ve bakırdan paralar basıldı.

 

Para Sistemleri

 

Paralar ilk dönemden itibaren belirli sistemler içinde basıldı.

 

Lidya-Milet Sistemi

 

Sikkenin birimleri staterden (14,15 gr.) yarım stater, üçte bir, altıda bir, on ikide bir, yirmi dörtte bir, kırk sekizde bir, doksan altıda bir ve yüz doksan ikide bire (yaklaşık 0,08 gr.) uzanan bir yelpaze oluştururdu.

İ.Ö.Lidya krallığına son veren Persler, bir süre onların sistemine devam etmiş, sonra Pers hükümdarı Darius, ‘dareikos’ olarak adlandırılan 8,4 gr.lık altın sikkeler ve 5,5 gr. ağırlığında ‘siglos’ adı verilen gümüş sikkeler bastırmıştır. Anadolu’da pek çok site bu sistemi benimsemiş, Attika sistemi ortaya çıkana değin en yaygın olarak kullanılan sistem bu olmuştur.

 

Attika Sistemi

Bu sistemde ana birim drahmidir. Küçük birimler daha fazla kullanılmıştır.

Bazı para birimleri ve ağırlıkları:

 

1 tetradrahmi = 17,6 gr.

1 didrahmi = 8,73 gr.

1 drahmi = 4,36 gr.

1 tetrabol = 2,91 gr.

1 triobol = 2,18 gr.

1 obol = 0,73 gr.

 

Makedonya Sistemi:

 

Büyük İskender ve halefleri zamanında ortaya çıkmıştır. Bu sistemde basılan paralar yalnızca Büyük İskender ve onun halefleri egemenliği altındaki yerlerde, onların egemenlikleri süresince geçerli olmuştur.

 

Alım Gücü

Fiyatlar ve Ücretler

Ücretler ve fiyatlar yalnız Helen yarımadası için değil, aynı zamanda İtalya ve Anadolu için de geçerliydi. Helen dünyasında şehirlerde yaşayanlar ekonomik yönden üç gruba ayrılıyordu:

 

– Ücretliler: Pedagoglar, askerler, mimarlar, heykeltıraşlar, müzisyenler, vb.

– Serbest çalışanlar: Çiftçiler, toprak sahipleri, zanaatkarlar, satıcılar, vb.

– Köleler.

 

Tarihçiler İ.Ö. 5.yüzyıl için yıllık taban ücretin yaklaşık 120-130 Drahmi (günümüz parasına yaklaşık olarak çevirirsek 153.300.000 TL. – 166.000.000 TL.), İ.Ö.4.yüzyılda ise bu rakamın 180 Drahmi (yak. 230.000.000 TL.) olduğu konusunda hemfikirler.

 

İ.Ö. 5.yüzyılda Atina’da serbest çalışanların günlükleri 2 Obol ( yaklaşık 450.000 TL) idi. Tarihçi Plutark’ın bahsettiğine göre Salamis savaşına katılan bir askerin ailesine devlet tarafından yapılan yardım, günlük 3 Obol’du. ( yak. 641.700 TL.). Aristphanes’in komedyalarından öğrendiğimize göre gemi filosunda çalışanların günlükleri de 3 Obol’du.

 

Devlet kasasının boş olmadığı zamanlarda paralı asker olmanın saygınlığı vardı. Askerlere iyi ödeme yapılırdı. İ.Ö. 4.yüzyılda Elevsis kutsal alanının inşasında vasıfsız bir işçiye günlük 1,5 Drahmi

 

(yak.1.916.220 TL), usta işçilere 2,5 Drahmi (yak. 3.193.700 TL), mimarlara ise günde 2 Drahmi (yak. 2.555.000 TL.) ödendiği biliniyor. Ancak mimarlara bu ücret tüm yıl için, diğerlerine ise çalıştıkları süre boyunca ödeniyordu.

 

(Not: 1 gr.gümüş yaklaşık 293.000.-TL. olarak hesaplamalar yapılmıştır.)

 

Sonuç

 

Yukarıdaki bilgilerden, Bodrum, dünyanın yedi harikasından birine sahip, dünyaca tanınan parlak ve bayındır bir başkent iken bile fiyatların her geçen yıl yükseldiği ve fakir halk ile zenginler arasındaki gelir farkının arttığı anlaşılıyor. O yıllarda genellikle atların çok değerli olduğunu görüyoruz. şžimdinin otomobil, savaş aracı ve jipleri gibi, at da o zamanın ulaşım aracı ve savaşların vazgeçilmez unsuru idi.

 

Evler ve özellikle deniz kıyısındaki araziler çok pahalı, bugün olduğu gibi. Oysa Bodrum’un turizmle tanışmadan önceki yıllarında durum farklıydı ve deniz kıyısındaki araziler tarıma elverişli olmadığından değersizdi.

 

Dolarlar, Eurolar yok o çağda ama ağırlığa dayalı altın ve gümüş paralardan oluşan bir para sistemi geçerli.

 

O dönemlerde yöneticiler fakir halk ve zenginler arasındaki uçurum arttıkça, işsiz kesime ve halka iş temini yoluna giderlerdi. Bu genellikle bir tapınak yaptırmak olurdu. Bu sayede işsizlere bir iş alanı açılırdı. İlk para ticaretinin yani bankacılık hizmetlerinin kutsal alanlardaki yöneticiler tarafından yapıldığını da sözlerimize eklemek gerek. Para ticareti yani bankacılık yapan ilk şehir, Efes Artemis’i adına Efes kentidir.

 

Tapınakların kutsal alana ait arazilerin kiraya verilmesinden, şehir meclisi tarafından şahıslara verilen para cezalarının birikmesinden oluşan bir gelirleri vardı. Bu gelirlerden bazı tapınaklar isteyene faizle para verirler, parasını muhafaza edilmek üzere tapınağa getirenlerin paralarını alır ve çalıştırırlardı.

 

Tüm bunları öğrenince insan ‘tarih tekerrürden ibarettir’ deyimini hatırlıyor ister istemez. Dünyada, ülkemizde ve bununla bağlantılı olarak ta kentimizde son yıllarda daha fazla artan gelir dengesizliğine karşın, her geçen gün geniş bir kesime iş olanağı yaratan büyük marketlerin, işyerlerinin, otellerin yenilerinin açılması ve bu yerlerin sahiplerinin aynı zamanda bankaların da sahibi olduğunu bilmek, eski dönemlerdeki tapınak yaptırma sebeplerini çağrıştırıyor. Ekonomik anlamda aynı tas, aynı hamam dedirtiyor.

 

KARYA’DA HEKATOMNOS HANEDANI VE SİKKELERİ

 

Hekatamnos öncesi Halikarnassos gümüş drahmi, yaklaşık İ.Ö.400-380. Defne çelenkli Apollon başı. Tümü kare çukur içinde sağa dönük kartal, önde zeytin dalı.

 

 

Mindos (Gümüşlük) gümüş drahmi, yaklaşık İ.Ö.170-130. Tacını giyen Zeus-Sarapis’in sağa dönük çelenkli başı. İki mısır koçanı üzerinde İsis’in başlığı.

 

Halikarnas yarımadasının bu darbında tiplerin Mısırlılaştırılmış olması alışılmamış bir uygulamadır. Ancak Helenistik dönemde bu bölge Mısır’ın Ptolemaios hanedanı tarafından yönetilmektedir. Zeus’la özdeşleştirilen Sarapis ve İsis kültleri de Mindos’ta bu dönemde kurulmuş olmalıdır. O günlerde, zengin yönetim belgeleri arşivi günümüze ulaşan Kaunos’lu Zenon gibi pek çok Karyalı, daha iyi bir gelecek umuduyla Mısır’a yerleşmiştir.

 

Hekatomnos Karya Satrabı, yaklaşık İ.Ö.392-377. Gümüş çeyrek obol, Milas. Sola dönük, dili dışarıda kükreyen aslan başı, altından uzanan bir ön ayak. Uzun saçlı erkek başı (Apollon?).

 

Bu tip, küçük Milas sikkelerinde daha önce de kullanılıyordu. Hekatomnos sikke basımını tipe adının ilk üç harfini ekleyerek sürdürmüştür. Arka yüzdeki uzun saçlı başın kimliğini belirlemek pek kolay değil. Akla Apollon geliyor ama, Apollon kültü Milas’ta bulunan bir inanış değildi.

 

Hekatomnos Karya Satrabı, yaklaşık İ.Ö. 392-377. Gümüş tetradrahmi, Milas. Ayakta duran Labranda Zeus’u, elinde mızrak ve omzunda çift ağızlı balta. Kükreyen aslan.

 

Karya satrapları, Hekatomnos’la başlayarak yaklaşık 60 yıl boyunca gerçek bir hanedan gibi hüküm sürdüler. Hekatomnos, Milet’in aslan tipini kopya ederek ilk Karya satraplığı sikkesini bastırmıştır. Daha sonraki sikke basımlarında sürdürdüğü Labranda Zeus’u tipi ise, ileride hanedanlığın simgesi hâline dönüşecektir. Hekatomnos hanedanının ilk başkenti Milas yakınlarında tapınağı olan ve yörede baş tanrı olan Labranda Zeus’u ve elindeki çift ağızlı baltanın, tanrının kült heykeli model alınarak betimlendiği tahmin edilmektedir.

 

Mozolos Karya Satrabı, yaklaşık İ.Ö.377-353. Gümüş tetradrahmi Halikarnas. Pelerini boynundan bağlı, defne çelenkli Apollon başı. Labranda Zeus’u, elinde mızrak ve sağ omzunda çift ağızlı balta.

 

Hanedanın en önemli üyesi olan Mozolos (İ.Ö. 377-353) başşehri Milas’tan Halikarnas’a taşımasından itibaren, cepheden Apollon başı, hanedan sikkelerinin ana tipi hâline gelir.

 

İdrieus Karya Satrabı, yaklaşık İ.Ö. 351-344. Gümüş didrahmi, Halikarnas.

 

İ.Ö.353’te ölen Mozolos’tan sonra, kardeş-karısı Artemisia, büyük bir olasılıkla satrap olarak değil de, hanedanın üyesi olarak yerine geçti ve iki yıl sonra Strabon’un söylediğine göre üzüntüden öldü. Ölmeden önce kocası Mozolos için yapımına başlanan ve dünyanın yedi harikasından birisi olacak anıt mezar tamamlanmamıştı. Yerine Mozolos’un erkek kardeşi İdrieus (İ.Ö. 351-344) geçti. İdrieus’tan Anadolu’nun tartışmasız en zengin adamı diye söz edilir (İsokrates, Philippos’a Mektup, 104,1). İdrieus bölgenin imarında aktif rol üstlendi ve kardeşinin anıt mezarını da tamamladı.

 

Piksodaros Karya Satrabı, İ.Ö.341-336. Defne çelenkli Apollon başı. Labranda Zeus’u. Hekte; 1,38 gr.

 

Piksodaros (İ.Ö. 341-336) Hekatomnos soyundan gelen son Karya satrabıdır. Satrap olduktan kısa bir süre sonra Piksodaros tetradrahmi basmaktan vazgeçti. Madenlerin en değerlisi olan altından sikke darbeden tek Hekatomnos hanedanı üyesi Piksodaros’tur. Birimleri yarım ila 1/24 darik arasında değişir. Basımları Piksodaros’un gümüş sıkıntısı çektiği bir döneme rastlamış olmalıdır. O dönemdeki altın ve gümüş değerlerine göre, altın 1/12 darik, bir gümüş didrahmiye eşittir. Bu örnek iki didrahmiyle eşdeğerdir.Persli Bir Yönetici: Rhoontopates, Karya Satrabı İ.Ö. 336-334. Gümüş tetradrahmi, Halikarnas. Cepheden kısa pelerini boynundan bağlı, defne çelenkli Apollon başı. Sağa dönük ayakta duran Zeus Labraundos

 

İ.Ö. 336’da Pers tahtına çıkan III. Dareios Makedonya tehdidine karşı, Persli Rhoontopates’i Piksodaros’la satraplığı paylaşmak üzere Karya’ya gönderdi. Piksodaros’un birkaç ay sonra ölmesinden sonra Rhoontopates tek başına satrap olarak kaldı ve Piksodaros’un kızı II.Ada ile evlendi. Rhoontopates’in adını tarihe yazan en önemli olay, Büyük İskender’e karşı Halikarnas’ı canla başla savunmasıdır. İskender’e karşı birkaç ay dayanabilen şehir sonunda İ.Ö. 334’te yenik düştü. Piksodaros’un Alinda’ya sürgün ettiği I.Ada, kendisini evlat edinmeyi önerdiği Büyük İskender tarafından Halikarnas’ın başına getirildi.

 

MOZOLOS’UN İLGİNÇ VERGİ

TOPLAMA YÖNTEMLERİ

 

Mozolos bir keresinde Milaslılara Pers kralının Milas üzerine yürüdüğünü ve şehrin korunması için sur yapılması gerektiğini söyler. Parayı toplar ama suru hiçbir zaman yaptırmaz. Gerekçesi; tanrının surun yapılmasını istemediğidir. (Pseudo-Aristotales, Oikon., 1348a. 12vd)

 

Mozolos’un Uzun Saç Vergisi

 

Bir başka defa da Mozolos, Likyalılardan kafalarını kazıtıp saçlarını teslim etmelerini ister. Çünkü güya Pers kralı bu saçlarla peruk yaptıracaktır. Ancak Likyalılar kafa başına belli bir parayı öderlerse Mozolos bu parayla saçları Yunanistan’dan tedarik edecek, Likyalıların kıymetli saçları da kurtulacaktır.

 

Faydalanılan Kaynaklar:

 

Karun’dan Karia’ya – Muharrem Kayhan Koleksiyonundan Erken Anadolu Sikkeleri

Koray Konuk – Ege Yayınları

 

Antik Dünyada Günlük Yaşam

Ö.Selçuk Gür – Magister Turizm A.şž.

 

Grek ve Roma Sikkeleri – Oğuz Tekin

Yapı ve Kredi Koleksiyonları

 

 

Konu Yazarı : İkbal Çiğdem Damar

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Latmos’un Sanatçıları

Önceki Yazılar

Mitolojinin Su Perileri Köyceğiz’de Yaşam buluyor

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ