Satranç Bir Yana Dersler Bir YanaYa Gelecek? Can Ertan ve annesi Anette Ertan ile Söyleşi

2579 Kez Okundu





Bu yazımızda Can Ertan’dan bahsedeceğiz. 2005 yılında Türkiye Yaş Grupları şžampiyonası’nda kendi yaş grubunda Türkiye ikincisi, 2006’da Türkiye üçüncüsü olan Can, 1990 doğumlu ve Bodrum Spor Kulübü lisanslı satranç oyuncusu. Bodrum Satranç İlçe Temsilcisi Atilla Gürmen ondan “dahi satranççı” olarak bahsediyor. Can ve annesi Annette ile yaptığımız söyleşide bu Bodrumlu başarılı gencimizin ve annesinin başarıya ve gençliğe dair sorduklarımıza verdikleri cevapları bulacaksınız.

 

 

 

Bodrum’da ortam ve şartlar elverişli olduğunda pek çok gencimizin önemli başarılara imza atacağına inanıyoruz. Bodrum’da 127 lisanslı satranç oyuncusu var. Her biri iddialı. Örneğin 1993 doğumlu Demre Kerigan ve Sevim Isparta, Bodrum’un gurur duyduğu lisanslı satranççılar. Her ikisi de Muğla birinciliğini de kapsayan önemli başarılar elde etmişler. Can Ertan, Demre Kerigan ve Sevim Isparta okul ve sosyal yaşamlarında da çok başarılılar. Satrancın çocukların ve gençlerin gelişimini olumlu yönde etkilediği akademik çalışmalarla kanıtlanmış bir gerçek. O halde Bodrum gibi bir yerde çocuklarımızın iyi yetişmesinde etkili olacak satranç oyununu yaygınlaştırmak, desteklemek gerekiyor.

 

 

 

Can ve annesi Annette’e sorular sorduk, bakın neler söylediler:

 

 

 

-Sevgili Can, satranca ne zaman ve nasıl başladın? Özellikle satrancı sana sevdiren bir husus var mı?

 

 

 

“Satranca yaklaşık 5 yaşında iken başladım.O sıralar teknemizle bol bol gezerdik ve teknede en büyük eğlencelerden biri ise satranç oynamak olurdu. Babam ve abim günde birkaç kez satranç oynardı ve ben onları her seferinde seyrederdim. Bir süre sonra onlarla birlikte düşünmeye başladım. En sonunda ben de babamla oynamak istedim ve hiç de kötü oynamamıştım. İşte satranç hayatım böyle başladı. Satrancı bir düşünce ve strateji oyunu olduğu için çok seviyorum.”

 

 

 

– Bodrum’da satranç oynayanların biraraya geldiği kulüpler var mı? Sen kimlerle hangi sıklıkta satranç oynuyorsun?

 

 

 

“Bir iki sene öncesine kadar hep satranç oynamak için ÇYDD’nin cumartesi ve pazar günleri olan kurslarına giderdim. Ama maalesef son iki senedir okul dolayısıyla gidemez oldum. Oradan tanıdığım Atilla Gürmen (satranç öğretmenim), Demre Kerigan ve Sevim Isparta ile hala sık sık oynuyorum. Atilla Hocam ile yaklaşık her hafta bir iki kez oynarız ve onla hep kontakt içerisindeyimdir. Demre ile ise internet üzerinden bol bol oynuyoruz.”

 

 

 

– Türkiye ikincisi olmak seni şaşırttı mı? Yoksa bekliyor muydun?

 

 

 

“Turnuvaya başlamadan önce bana ikinci olacağımı söyleselerdi herhalde gülüp geçerdim. Ama Atilla abim bana çok güveniyordu. Doğrusunu söyleyeyim ben kendime o kadar güvenmiyordum. Çünkü U.K.D (Ulusal Kuvvet Derecesi) sırasında 50. sırada idim. Turnuva başladıktan sonra kendime olan güvenim arttı. Ayrıca biraz da hırslandım.”

 

 

 

– Satrançta elde ettiğin başarılardan memnun musun? Hayatına olumlu veya olumsuz bir etkisi var mı?

 

 

 

“Bazılarından memnunum bazılarından değil. Çünkü bazılarında ‘Yaa ben çok daha iyi oynayabilirdim’ diyorum ama genelde şu anda oynadığım satrançtan memnunum. Bu başarılarımı duyan insanların tepkisi bana olumlu ve olumsuz olarak yansıyor. Eğer biri satrancı çok saçma bir şey olarak görüyorsa bana yaklaşımı da bu doğrultuda olacaktır.

 

 

 

Ama eğer bir insan satrancı beyni geliştiren, güzel, yararlı bir spor olarak görüyorsa bu kişi bana daha olumlu yaklaşacaktır. Benim istediğim ikinci örnekteki insanların sayısını arttırmak.”

 

 

 

– Derslerin nasıl gidiyor? Okulda da iyi bir öğrenci misin?

 

 

 

“Derslerimden genel olarak memnunum. Türkçe-Matematik bölümünde okulda ve dershanede en başarılı öğrencilerden biriyim.”

 

 

 

– Zamanını nasıl geçiriyorsun? Okulda ve evde nelerle uğraşıyorsun?

 

 

 

“Zamanımın büyük bir bölümünü kitap okuyarak geçiriyorum. Televizyonda dizi seyretmiyorum. Günde en az bir saat satranç oynuyorum. Ayrıca arada sırada piyano çalıyor, annemle, babamla ve arkadaşlarımla masa tenisi oynuyorum.”

 

 

 

– Anadilinin Almanca baba dilinin Türkçe olması senin için bir zorluk mu yoksa avantaj mıydı gelişiminde?

 

 

 

“Öncelikle söyleyeyim aslında anadilim Türkçe :). Çünkü dışarıya çıktığım andan itibaren gün boyunca duyduğum bütün konuşmalar Türkçe. Bir dil çevreden çok iyi öğreniliyor. Evde annemle Almanca konuşurken, dışarıda çok büyük bir rahatlıkla herkes ile Türkçe konuşabiliyordum. Bu da Türkçe’yi Almanca’dan daha iyi konuşmamı sağladı. Ama diğer bir yandan her sene en az bir kere Almanya’ya gittiğim için o dili de çok iyi öğreniyordum. Böylece iki dili de çok iyi öğrenerek yetiştim. Ayrıca bu benim İngilizce öğrenmemi de kolaylaştırdı. Almanca bilmem sayesinde bana bir gün Almanya’da yaşama fırsatı doğdu. Bu fırsatı kullanacak mıyım daha bilmiyorum. Bir diğer yararı ise ilköğretimden beri İngilizce ve Almanca derslerinde zorlanmamam.”

 

 

 

– Bodrum’da yaşıyor olmaktan memnun musun? Başka yerlerde yaşamayı ister miydin?

 

 

 

“şžimdilik memnunum. Ama ilerde üniversiteyi bitirdikten sonra, tabii önce kazanmak lazım, Bodrum’a yerleşmeyi düşünmüyorum. Büyük bir şehirde veya yurtdışında yaşamayı düşünüyorum.”

 

 

 

– Gelecek için neler planlıyorsun? şžimdiden kendin için seçtiğin bir meslek var mı?

 

 

 

“Üniversiteye gitmeyi planlıyorum. Eğer bu üniversiteyi Türkiye’de okuyacak isem ‘Küresel ve Uluslararası İlişkiler’ okumayı planlıyorum. Mesleğimi daha seçmedim. Belki de burada üniversiteyi okuduktan sonra Almanya’da ve Amerika’da master yapabilirim.”

 

 

 

– Sence gençler için Bodrum’da olumlu ve olumsuz olan şeyler neler?

 

 

 

“Olumlu olan şeyler deniz kıyısında olması, ikliminin güzel olması, turistik bir yer olması sayesinde birçok turistin buraya gelerek yabancı dil konuşma fırsatını vermesi, birçok değişik su sporuna evsahiplik yapması, çok büyük olmadığından ulaşım sorunun yaşanmaması ve büyük şehirlerde görülen hırsızlık vb. olayların burada daha az olması olarak söylenebilir. Olumsuz yanları ise Bodrum’un tam bir şehir yaşantısına sahip olmayışı, bu olumlu yanlara gençlerin kendilerini çok kaptırması ve okulu önemsememeleri, sosyal çevrenin kısıtlı olması ve gençlerin burada yaşama hazırlanamaması, şehir yaşantısını görememeleri, bakış açılarının kısıtlı olması vb. dir.”

 

 

 

– Senin yaşındakilere ne önerirsin, başarıya giden yolda?

 

 

 

“Bol bol kitap okumalarını, hedeflerini doğru belirlemelerini, boş zamanlarını iyi değerlendirmelerini, kötü alışkanlıklardan sakınmalarını, bol bol spor yapmalarını öneririm.”

 

 

 

– Elinde sihirli bir değnek olsa ve Bodrum’da bir şeyleri değiştirmen gerekse neleri değiştirirsin?

 

 

 

“Bodrum’un en büyük sorunlarından biri olan pahalılığı değiştitir, Bodrum’daki sosyal aktivitelerin ve gençlere yönelik sosyal faaliyetlerin daha aktif olmasını sağlardım. Satrancın diğer spor dallarına göre daha az ilgi görmesi, insanların satranca daha az saygı göstermesi ve sahip çıkmaması beni üzüyor. Bodrum’daki bazı satranççıların sadece ekonomik nedenlerden dolayı bazı turnuvalara katılamaması, satrancın burada gelişmesi için hiç para harcanmayışı satranca ilgisi olan veya satranç oynayan herkesi satrançtan soğutuyor. Satrancın ekonomik bir çıkar sağlamak için yapılmadığını, insanların bunu zevk için oynadığını malesef bazı insanlar anlamıyor.

 

 

 

Halbuki satranç bence çok yararlı bir spor. Beynin gelişmesini, insanda çeşitli bakış açılarının oluşabilmesini sağlayan satrancın Atilla Gürmen gibi kişiler tarafından bu derecede savunulmasının yanında bazı kişilerin de satranca karşı bu kadar önyargılı yaklaşması beni düşündürüyor.

 

 

 

-Sevgili Annette, biraz Can’dan ve kendinizden bahseder misin?

 

 

 

“Ben 18 yıldan beri Bodrum’da yaşayan bir Almanım. Eşimle tanıştığım zamanlarda o kendi yatıyla Fransız misafirlerle mavi yolculuk yapardı. Zamanımız çoğunlukla teknede geçerdi. Beraber çalışırdık; o kaptan, ben gemici olarak… 1990’da Can doğdu, o zaman mecburen tekne hayatını bıraktık. Ben de kendime karada yapacak işler buldum: İlk aşamada annelik ve ev idareciliği, sonra öğretmenlik, müzisyenlik, acentacılık, halkla ilişkiler, tercümanlık ve danışmanlık. Yapılacak iş çok..”

 

 

 

-Bildiğim kadarıyla Barış ile sen ilk evlendiğiniz zamanlarda ve belki de Can’ın doğduğu ve büyüdüğü zamanlarda aranızda Fransızca konuşuyordunuz. Onun anadili Türkçe, seninse Almanca ve Türkiye’de yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Can önce hangi dili konuştu?

 

 

 

 

 

“Evet, doğru. Barış’la ortak dilimiz Fransızca idi. Can doğduktan sonra evdeki halimiz çekilmez olmuştu: Barış’la Fransızca, üvey oğlum Savaş ile Türkçe, Can’la ise Almanca konuşurdum. O zaman Fransızca’dan vazgeçtik. Can önce hiç konuşmadı (buna kim şaşırır…), sonunda ilk kelimesi Almanca idi, fakat iki yaşına kadar Almanca ile Türkçe karışık konuştu. Ondan sonra benimle Almanca, babası ve abisiyle Türkçe konuştu.”

 

 

 

-Can’ın anadilinin Türkçe olmaması onun için bir dezavantaj mı yoksa bir avantaj mı oldu gelişiminde?

 

 

 

“Can’a hamile iken ikidilli eğitim hakkında araştırmalar yaptım. Bunun sonucunda normal zekada olan bir çocuk için iki dilli büyümenin herhangi bir sorun teşkil etmeyeceğine karar verdim. Neticede de öyle oldu: Can’ın Türkçesi herhangi bir yaşıtından farklı değil, Almancası da gayet iyi. Yani bir dili ‘bedavadan’ öğrendiğine göre bir avantaj oldu.”

 

 

 

– Can’ın müzikle arası nasıl? Piyano çalıyor mu O da senin gibi?

 

 

 

“Maalesef bu konuda bana çok benzemiyor. Beraber müzik yapabileceğim bir çocuğum olacak diye çok heveslenmiştim fakat bu branşa hiçbir zaman fazla ilgi göstermedi.”

 

 

 

-Sence Can başarısını neye borçlu? Çalışkan olmasına mı? Disiplinli çalışmaya mı? Zeki olmasına mı? İçinde yaşadığı okul ve aile ortamına mı?

 

 

 

“Can, başarılı olmasını kolaylaştıran birtakım özelliklere sahip: konsantrasyonu çok kuvvetli, hafızası müthiş, inatçı ve oldukça hırslıdır. Bunlar onun genetik mirasıdır bence. Ayrıca genel anlamda meraklıdır ve okumayı sever. Bu özellikler zayıf taraflarını telafi etmeye yetti bugüne kadar. Yani pek disiplinli veya çalışkan biri sayılmaz. Aile ortamı tabii ki önemlidir, mesela Barış bir süre iş gereği İstanbul’dayken Can huysuz ve isteksiz idi. Babası Bodrum’a döndükten sonra müthiş bir açılma gösterdi. Huzurlu bir aile ortamı çocukların başarılı olabilmeleri için kesinlikle çok önemlidir.”

 

 

 

-Can’ın başarılı olması için özellikle seçtiğin bir yol var mı? Diğer annelere önerebileceğin şeyler nedir?

 

 

 

“Korkarım ki öyle bir başarı tarifesini veremeyeceğim. Çocuğumu kendim öngördüğüm bir yola zorlayacak biri değilim. Yapmak isterse yapar, istemezse ne yapalım? Ama şuna kesinlikle inanıyorum: bir çocuk sadece zevk aldığı şeylerde üstün başarıya kavuşur. Ben ne kadar istemiştim, Can’ın müzikle veya resimle uğraşmasını, olmadı. Babası onun yelken yapmasını çok hayal etmişti, zorlana zorlana iki yıl devam etti ama pek başarılı olmadı. Satranca teşvik eden kimse olmamıştı, ama üç yaşından beri bu oyuna ilgi göstermişti. Tek yaptığımız, sevdiği uğraşa engel koymamak idi. Tavsiyem o zaman bu olsun: Çocuğunuzun gerçekten ne yapmak istediğini keşfetmeye şans verin, onu kendi istekleriniz doğrultusunda yönlendirmeyin.”

 

 

 

-Bodrum çocukların gelişimi açısından ne gibi olumlu ve olumsuz özellikler barındırıyor?

 

 

 

“18 sene öncesiyle kıyaslandığı zaman Bodrum’daki imkanlar artık inanılmaz! Her türlü çocuk yuvası, müzik okulu, bale okulu, her türlü spor kulübü, gösteri ve konser salonları, sanat galerileri, iki özel kolej, Anadolu Lisesi, birkaç dershane, özürlüler için bile iki okul var! Diğer tarafta doğru dürüst bir kütüphane bile yok, gençlerin buluşabilecek merkezler yok. Burada Bodrum’un gözde bir turizm merkezi olmasından kaynaklanan olumsuzluklarını – rant hırsı, uyuşturucu, aşırı gece hayatı gibi – tekrarlamak istemiyorum. Onları nasıl olsa herkes biliyor. Bodrum özgür, sıradışı bir yer. Burada bir çocuğun çok güzel gelişmesi için her şey var, çok kötü gelişmesi için de..”

 

 


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Öğretici ve Dinlendirici Özel Bir Yaşam Alanı BOTANİK BAHÇESİ

Önceki Yazılar

Bodrum’un En Eski Özel Radyosu Eko FM Frekans Aynı.. Yayın Farklı…

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ