Tarihboyunca en az on altı gemiye mezar olan Yassıada ‘Sualtı Zenginliklerimiz’ belgeselinde

2343 Kez Okundu





boyunca en az on altı gemiye mezar olan Yassıada "Sualtı Zenginliklerimiz" belgeselinde             Resimde Yassıada Belgeseli yönetmeni Girayhan Alpdoğan ve Canan Küçükeren

TRT Ankara televizyonunun “Sualtı Cennetlerimiz” isimli belgeselinin çekimlerini izlemek için Yassıada’ya davet edildiğimde inanılmaz keyiflendim ve tabii ki heyecanlandım.

Bilindiği gibi Yassıada Turgutreis ile Yunan adası Pserimos arasında yer alan, 200 x 250 m. ölçülerinde ve en fazla 11 m. yüksekliği olan gerçekten yassı bir ada. En önemli özelliği ise adanın güneybatı köşesinin 200 m. açığında yer alan, alabildiğine tehlikeli, neredeyse su yüzüne kadar yükselen sıra kayalara sahip olması.

 

Kayaların çevresinde 16 kadar batık var ki bu da bölgenin acımasızlığını iyice gözler önüne sermekte. Hinterlantına şöyle bir bakarsak 32 / 39 m. derinliğinde yatmakta olan 20,5 m. uzunluğunda 7. yüzyıla ait bir Bizans batığı, 36 / 42 m. derinlerde yatan 19 m. uzunluğunda 4. yüzyıla ait bir geç Roma batığı, 16. yüzyıla ait 20 m. uzunluğunda bir Osmanlı batığı ve son olarak da yakın bir tarihte 1990’lı yıllarda batan ve hâlâ direği bile gözle görünen koyun yüklü bir ticaret gemisi. Düşüncesi bile ürpertici değil mi?

şžimdi sözü TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğü’nde yapımcı ve yönetmen olarak çalışan, profesyonel dalgıç Girayhan Alpdoğan’a bırakalım.

Canan Küçükeren: “Girayhan Bey, belgeseliniz konusunda bizleri biraz aydınlatır mısınız?”

Girayhan Alpdoğan: “ ‘Sualtı Cennetlerimiz’ adlı belgeselimiz 13 bölümden ibaret ve 30’ar dakikalık. Eylül 2007’de yayına girecek ve TRT1, TRT2, TRT Int., TRT Avrasya’da dönüşümlü olarak Türkçe ve İngilizce olarak gösterilecek. Çekimlerimiz Sinop, Çeşme, Çanakkale, Bodrum, İzmir, Antalya, Ayvalık ve Fethiye’de de gerçekleşmekte.”

C.K. “Neden sualtı zenginliklerimiz ?”

G.A. “Anadolu kültürel hazinelerle dolu bir ülke, kavimlerin doğuş noktası ve tüm semavi dinlerin yeşerdiği bir yöre. Üç tarafı denizlerle çevrili, onca medeniyetin gelip geçtiği bu muhteşem topraklarda, bu kadar zengin bir kültürel miras varsa, mutlaka suyun altı da boş olamaz dedik ve yola koyulduk.”

C.K. “Konseptinizi biraz açar mısınız?”

G.A. “Belgeselimizde sualtı arkeolojisinin yanı sıra tarih, yakın tarih, deniz savaşları, batıklar, batık kentler, halen gemilerini bekleyen antik limanlar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, dalış sektörü, dalış sektörünün sıkıntıları ve bu gibi konular yer almakta. Bu arada Bodrum’u belgelerken tarihini, denizci bir kavim olmaları nedeniyle hem Karyalıları hem de Karya Uygarlığı’nı da dahil ettik içeriğimize.”

C.K. “Herhalde çok büyük bir ekiple çalışmaktasınız?”

G.A. “Hayır, tersine çok fazla geniş bir ekibe sahip değiliz ne yazık ki. Mümtaz Halis Ay sualtı kameramanımız, ayrıca ben de profesyonel dalgıç olarak çekimlere destek vermekteyim. Asistanım Zerrin Hanım her konuda bizimle. Tabii sponsorlarımız çok destek oluyorlar. Bodrum’da Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan ve ekibi, Turgutreis’te Aquanaut dalış teknesi kaptanı Kenan Ergüç ve ekip arkadaşları, diğer bölgelerde de belediyeler ve bazı kuruluşlar yardımcı olmakta.”

“Prof. Dr. Hayat Erkanal projenin genel danışmanı ve koordinatörlüğünü üstlenmekte. Ayrıca her bölgede çekimlerin konularına göre uzman danışmanlar görev yapmakta. Tabii Türkiye’nin tek sualtı arkeoloji müzesi olması ve batıklarla ilgili arşiv ve tecrübeye sahip olması nedeniyle Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi’ne de çok iş düşmekte.”

C.K. “Sualtıyla ilgili ülkemizde çekilmiş belgesel sayısı az. Çok mu zor bir iş?”

G.A. “İşimi çok seviyorum. O nedenle bana zor gelmiyor. Ama yıllar süren bir deneyime gereksinim olduğu ve çok emek gerektirdiği de bir gerçek. Çekimlerimiz diğer yönetmenlerin yaptığı gibi sadece karada değil, sualtında da olduğundan hem yorucu hem de bir takım riskleri göğüslemek zorunda kalıyoruz. Tabii bir yerde bunu sualtına olan aşkım ve tutkumla aşabiliyorum. En büyük sıkıntımız da devlet kanalı olmamız nedeniyle kısıtlı bir bütçe ile çalışmak zorunda kalmamız. Oysa bildiğimiz gibi sualtı belgeseli çekmek pahalı bir iş ve her şeyi kiralamak zorundayız. Ayrıca saptamanızda haklısınız. Sualtı konusunda çok fazla çalışan yok. Sayın Haluk Cecan yıllarca TRT ve diğer özel kanalara hizmet ettikten sonra rahatsızlığı nedeniyle ara vermek zorunda kaldı. Artık biraz ben bu misyonu yüklendim ve umarım yeni yetişen gençler bu konuda daha da hevesli olurlar.”

“Özel kanalların daha çok magazinsel ve güncel konulara yönelmeleri nedeniyle TRT’nin bu gibi kültürel ve eğitsel programlara daha fazla yer vermesi gerekiyor. Bu anlamda çok pahalı ve çekimi zor olan sualtı belgesellerine TRT imza atmalı, bu artık bir gereklilik.”

C.K. “Biraz kendinizden bahseder misiniz?”

G.A. “Ankara Üniversitesi Elektrik/Elektronik bölümü, ayrıca Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. 1986’da TRT’ye girdim ve 10 senedir Ankara Televizyon Bölgesel Programlar Müdürlüğü’nde yönetmen olarak çalışmaktayım. Dalış, dağcılık, trekking, mağaracılık başlıca hobilerim.”

C.K. “En çok doğa belgeselleri üzerinde yoğunlaştığınız görülüyor, hobilerinize paralel olarak. İmzanızı attığınız belgeselleri biz de tanımak isteriz. Bir kaçını sıralar mısınız?”

G.A. “Tabii keyifle, dilerseniz Bodrum’da çektiklerimi öncelikle belirteyim; Sünger Avcısı – Aksona Mehmet’in yaşam öyküsü ve yine bu bölgedeki Yassıada Batıkları.”

B.L. “Girayhan bey, mesleğinize âşık olduğunuz aşikâr. Çalışmalarınız etkileyici ve heyecan verici. İnanıyorum ki sizi izleyen pek çok gence hem ümit ışığı, hem geniş bir görüş açısı, hem de bir kıvılcım olmaktasınız yaptıklarınızla. Kolay gelsin diyor, nice güzel belgesellerde imzanızı görmek dileğiyle mutlu günler diliyorum.”

Söyleşiyi yaptığım gün Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, dalış teknesine gelerek tekne kaptanı ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız ile beraber ilk dalışını yaptı.

Kaymakam Bey’in yüzündeki gülümseme, Bodrum sualtı zenginliklerinin şimdiden bir destekçisinin daha olduğunu müjdeliyordu.

Öğleden sonraki dalışa ben de dahil oldum. Her ne kadar en derinlere inemediysem    Resimde Yassıada Belgeseli yönetmeni Girayhan Alpdoğan ve Canan KüçükerenTRT


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Kendini suyun akışına bırakmak… Ertem İnözü ile bir söyleşi

Önceki Yazılar

Her gece Bodrum

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ