Amazonlar Efsanesi

4026 Kez Okundu





Mausoleum deyince sizin de aklınıza o kabartmalar gelmez mi? İki erkek savaşçının ortasında yere düşmüş, bir kadın savaşçı… Sorguçtu, pelerinli ve çıplak erkek savaşçıların saçından tutup çektiği kadın savaşçılar ve benzeri betimlemelerin ver aldığı bu frizler Mausoleum’u dünyanın yedi sanal harikasından birisi kılmış, zamanının en usta heykel sanatçılarının elinden çıkmıştır. Tasvir edilen savaşta acımasızca yenilen kadınlar kimdir, hiç yaşamışlar mıdır, yoksa bu sadece bir imgelemden mi İbarettir? Kuşkusuz yalnızca bir İmgelem değil. Homeros, Herodot, Oiyodoros. Strabon. Pausİnİas ve daha pek çok yazarın kitaplannda. ayrıca o dönemin mitolojik öykülerinde, arkeolojik buluntularında Amazonlara sık sık rastlarız.Mozole’nin de kabartmalarında betimlenen kadın savaşçılar efsanevi Amazonlardır. Anlatılan savaş İse binyıllar öncesine dayanan ve Amazon söylencesinin hafızalarımızda nasıl sonlandınlması gerektiğini adeta İlan eden. Atina yakınlarında olduğu varsayılan savaş Sokrates ve Platon Amazonlar’ın Atina’ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul edilir.

 

O frizler! Yeterli ölçüde kesin kanıtın olmaması sebebiyle bilim adamları tarafından daha çok antropolojik açıdan incele-nebilen Amazonlar, o dönemdeki Yunan toplumunun, kendinden farklı bir biçimde örgütlenmiş kadınlardan oluşan bir topluma yönelik korkularını, kuşkularını, önyargılarını yansıtması ve bugüne bu dönüşümle taşıması açısından İlginçtir.

 

Yalnızca Mozole kabartmalarında değil o dönemin geniş bir alana yayılan coğrafyasında ilim önemli yapılarda görülür bu savaşın tasvirleri; Alina’dakİ Parthenon’da. Efes’teki Artemİs Tapınağı’nda. Bergama’daki Zeus Tapınağı’nda. 8 as-sae’deki Apollon Tapınağı’nda. vs. Bu yapılardaki frizleri yapan sanatçılar ve o dönemin İnsanları İçin bile Amazonların bir mit, nesilden nesile aktarılan bir efsane olduğunu söylemek gerek.

 

Atina Kralı Theseus tarafından kaçırılarak ki bu çok uzun bir hikâyedir. Atina’ya getirilen Amazon kraliçesi Antiope"yi (kimi kaynaklarda Hyppolite olduğu yazılır) kurtarmak isteyen Amazon ordusu İle Atinalılar arasında çıkan meydan muharebesi, erkeğin kadını yendiği önemli bir savaş olarak da algılandığı için belki de, o dönemin eserlerinde çok işlenmiştir.

 

Atina dolaylarında geçen ve Amazonların yenilgisiyle sonuçlanan Yunan – Amazon savaşı antik tarihe ait pek çok buluntuda göze çarpar. Pek bir moda olduğu görülür. Çok konuşulan, herkesin birbirine anlattığı, gündemde olan bir konu olduğu varsay ila bilinir. Hatta Amazonları yenmenin büyük bir başarı olarak görüldüğünü, kimbilir belki de erkek üstünlüğünün ve erkek egemen değerlerin bir zaferi olduğunu söyleyebiliriz.

 

Verimliliğin kutsandığı, mülkiyetin olmadığı anaerkil düzeni sembolize ettiğini düşünebileceğimiz Amazonların yenilgisiyle, artık erkek egemen değerlerin önünde hiçbir engel kalmadığını da varsaymak mümkündür.

 

Rubens’ln Amazonların Savaşı adlı tablosu. Rönesans ekolünün son temsilcilerinden addedilen ve mitolojik olaylara eserlerinde geniş yer veren ünlü ressam Peter Paul Rubens de Amazonların Atinalılarla yaptığı savaşlardan etkilenmiş.

 

Kadınlar Mitoloji de Amazonlar’ın en belirgin yanlan savaşçı kadınlar olmalarıdır. Savaş aletleri ok, yay. kargı, ama özellikle kendilerine has kalkanları "pelta" ve Amazonların simgesi diyebileceğimiz çift ağızlı balta "labris" dir. labris’e Anadolu’da Hititler ‘de. Karya’da ve Girit’de rastlanır. Halikarnas Balıkçısı’na göre bu İki ağızlı balta Anadolu’nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta görülür.

 

Amazonların kendilerine özgü olan İkinci silahlan Petta, yanmay seklindeki bil kalkandır. Pelta’nın modelinin tıpkı İsimlerinin etimolojik köken teorilerinde olduğu gibi taptıkları Ay tanrıçasından geldiği de söylenmekte.

 

Bu savaşçı kadınlar at Üzerinde çok İyi savaşırlardı, üstelik o zamanlar Yunanlılar atı sadece arabaya koşarak kullanabiliyordu. Atları binek hayvanı olarak kullanmanın Anadolu uygarlıklarının. Özellikle de Amazonların bir bulusu olduğu söylenir. Hatta "centaur" (at adamlar) mitosunun Amazonları at üzerinde İlk defa görerek onlan farklı bir canlı zanneden Yunanlılardan kaynaklandığı bile iddia edilir.

 

Amazonlar anaerkil yapıyı sürdürmek istedikleri için mi acımasız birer savaşçıydılar?

 

O devirlerde henüz tarihin, yazılı bir arşive dönüşmediğini ve günümüzde bu konuyla ilgili yok denecek kadar az kesinleşmiş bilginin olduğunu hatırlayalım.

 

Bunu bir kenara kaydederek. Amazonların anaerkil yapının ürünü olabileceği biçimindeki yaygın görüşe bir göz atalım. O çağ Anadolu devletlerinin çoğunda anaerkil düzenin devam ettiğine İnanılır. Asuva, devamı olan Udya, Misya, Karya, Ukya anaerkil olduğuna dair güçlü kanaate sahip olduğumuz devletler. HltltlerMe İse ataerkil bir yapı olduğu görülüyor. Toplumsal yaşamda kadının etkinliği, ekonomik etkinliklerin kadınlar tarafından yerine getirilmesi, kadınlann mutlak egemenliği, soy kütüğünün kadına göre belirlenmesi, Amazon söylencesinin önemli Özelliklerinden. Amazonların anaerkil düzene göre farklı olan yanı, kadınların savaşçı kimliklerinin öne çıkması: Saldırgan birer savaşçı ve asker olarak yetiştirilmeleri, erkeklerin bu orduda yer almamaları…

 

Anadolu’ya gelip yerleşen Hititler Anadolu’da pek çok devleti kendisine bağımlı kılmıştı. Anaerkil düzenle yönetilen bu bağımlı devletlerdekl erkeklerin Hititlerdeki ataerkil yapıdan etkilenerek anaerkil yapıyı sonlandırmak İstediğini ve egemen durumda bulunan kadınların sert tepkisiyle karşılaştığı düşünülebilir. Kadınlar onları yenerek erkeklerin o zamana kadar üstlendikleri savaşa katılma, avcılık ve toplumu savunma görevlerini de kendileri üstlenmiş olabilirler. Bilge Umar. Amazonların "tarım yapmayan, yaşamı at sırlında avcılık ve savaşla geçen bir kadınlar ulusu" olduğunu yazar.

 

Tanrıça Anemisin kızları Amazonlar

 

Amazonlar kendilerine saldıranlara karşı korkusuzca savaştılar. Komşu ülkelere saldırmaktan da çekinmediler. Haklannda anlatılan türlü hikâyeler bugüne ulaştığına göre, belli bir dönemin küttür ve inançlarını etkiledikleri doğrudur. Böylece Kibele İle başlayan ana tanrıça İnancının. Amazonian da simgeleyen Artemis’e dönüşmesi olasılıklar dahilindedir.

 

Amazonların güçlerinin kaynağı olduğuna İnandıkları Ana Tanrıça aslında bir ay tanrıçasıydı. Çeşitli zamanlarda çeşitli İsimler alsa da temelde hep aynı astrolojik niteliklerini yansıtan bir tanrıçaydı bu. Annelik, doğurganlık, bereket, vericllik, duygular, besleme onun nitelikleriydi. Bu tanrıça önceleri Kibele olarak adlandırılırken, giderek Artemis’e dönüştü. Ama Yunan panteonundaki Artemis ve Anadolulu Ana Tannça çok farklıdır; ataerkil Yunan dininden gelen Artemis bakire olduğu halde. Ana Tanrıça doğurganlığı temsil eder.

 

Artemis’in dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen tapınağı, ne ilginçtir ki yine Amazonların kurduğu bir kent olduğu söylenen Efes antik kenti yakınlarındadır. Antik tarih yazarlarından Pausanias mevcut görkemli tapınağın yerindeki ilk tapın ağı Amazonların kurduğunu yazar. Pau-sanias’ın yazdıklanna göre zaman içinde inşa edilen muhteşem elbette. Amazonlara saygı olarak bir Amazon anıtı vardı. Buradaki heykelleri de ilkçağın en ünlü heykeltıraşları yontmuştur. Efes’deki kazılarda savaşçı kadınlara ait, tanrıça Artemis’e hizmet eden heykelcikler ele geçirilmiştir.

 

Burada tapınılan Efes Artemİs’İ Yunan Panteonu’ndakİ Artemisten epey farklı bir görünümdedir. İskenderiyeli şair Kallimakhos tanrıça Artemİs’İ överken Amazonlardan bahseder; "Cenkçi Amazonların Efes kıyısında tanrıçaya bir heykel diktiklerini, çevresinde savaş dansı yaptıklarını, bu dans esnasında birbirine vurdukları kalkanlarının sesinin antik Sardes kentinde yankılandığını" belirtir. Artemis kültünün Amazonlarla birlikte gelişerek yayıldığına inanılır. Amazonlar Artemis’in gönüllü hizmetkârıdır. Ana tanrıçanın rahibeleri olan savaşçı kadınlara verilen isim: "Melissa"

 

Amazonların dini inanışlarını Pausa-ias ayrıntılı olarak anlatır. Örneğin Ana Tanrıça’nın ilk rahibeleri dan savaşçı kadınları anlatırken onlara bir çeşit an olan Melissa dendiğinden de söz eder. Efes Artemis’inde betimlenen Ana Tanrıça’nın çok göğüslü heykelini hatırlatalım. Çok göğüslü diye nitelememizin tartışmalı bir deyim olduğunu, bu konuda pek çok teori İleri sürüldüğünü belirtmek gerek. Kimi araştırmacılara göre bu yuvarlaklar göğüs değil, bal peteği.

 

Melisa olarak adlandırılan rahibe Amazonlara bir çeşit an adı verilmesi bu yuvarlakların bal peteği olduğu savını güçlendiriyor. Antikçag Anadolu’sunda bal üretimi ve artçılığın çok yaygın olduğunu, eski pagan tanrılarının örneğin Priapos’un arı ve balı yönettiklerini, balın cinsel güç ve yaşam verlciliğine inanıldığını da düşünürsek, yabana atılır bir sav değil.

 

Amazonların Karadeniz kıyısında. Samsun’un Terme ırmağının (antikTermedon) denizle birleştiği yerde. Themiscyria (Terme) adlı bir başkentleri olduğu. Strabon’un ‘Coğrafya’ adlı kitabında anlatılıyor. Mitolojiye göre Themiscyria savaşında Yunanlılara yenilirler ve Karadeniz’in kuzeyindeki İskit ülkesi Palus Maiotis’e (Azak Denizi civan) göçmek zorunda kalırlar. Orijinali Viyana Devlet Kütüphanesinde bulunan. Roma döneminden kalma ‘Puetzinger Haritalrı’nda Amazonların yaşadıktan yerin ‘Amazones’ olarak Karadeniz kıyısında gösterildiğini görürüz.

 

Amazonların Anadolu’da birçok kent kurduğu söylenir: Ege bölgesindeki Ephesos/Selçuk, Smyrna/Izmir. Kyme, Gryneİon. Pİtane. Elaia. Anaia, Latori. Midilli adasındaki Mytilana. Marmara ve Karadeniz yörelerindeki Myrleia. Si-nope/Sinop bu kentler arasındadır.

 

Amazonların adı nereden geliyor?

 

Bu konuda ileri sürülen pek çok sav var. İçlerinden birisini İnceleyelim: Kas-Abhaz (Aşuva) ay demektir. "A mzı. Amzı" biçiminde hâlâ kullanılır. Bazı şahıs İsimleri olan Dinamis, Feramis. Ramis ve benzerinde olduğu gibi.

 

Amazonların kendilerini ‘ayın kızları* olarak gördüklerini, ana tanrıça Kybele ve Artemis’in hizmetkârı olarak kabul ettiklerini hatırlarsak, kendilerine kendi dillerinde "Am iz" yada "Amis* adını takmaları bir mantık çerçevesine oturur. Latinler de onlara "Amız /on" derler. Bu terimin "Amazon" biçimine dönüşmesi akla yakındır.

 

O çağda ki Samsun kentinin adı da Kas-Abhaz (Aşuva) dilinde "Amis" dır. Yunan etkisiyle "Amisos* biçimine dönüşmüştür. Amazonların başkenti olarak kabul edilen "Themiskyra" bu bölgededir. Bazı kaynaklarda Aşuva İçerisinde, bazılarında Aşuva’nın kuzeyinde gösterilen aynı çağ Ege Bölgesi devletlerinden birinin adı da "Mİsya" dır. Amazonlar tanrıçasının adı İse Artemis. Bütün bu sözcüklerde ki "mis" yani "ay" sözcüğü dikkat çekicidir.

 

Amazonlarla ilgili iki mitolojik Öykü:

 

Troya Savaşı’nda en kahraman erkeğe yenilen Güzel Amazon kraliçesi Penthesilia

 

Amazonlar yazılı kaynaklarda İlk olarak Homeros’un Ityada Destanı’nda anılırlar. Homeros’un W.O. 8 • 9. yüzyıllarda yandığı bilinir, ityada Yunanlılar İle Troyalılar arasında gecen Troya Savaşı’n 1 anlatan bir destandır ve Amazonlar bu savaşla Troya’yı destekleyerek Akha ordula-nna karşı savaşırlar.

 

Troya Savaş’ındaTroya’nın yenildiğini ve Hektor’un Öldüğünü duyan Amazonlar Anadolu İçin Troya’ya yardım etmeye gittiklerinde savaş meydanında kahramanca savaşır ama yenilirler. Amazonların kahramanlıklarından etkilenen Troyalıların düşmanı Akhilleus. kadın olduğunu bilmediği bu yiğit ordunun kumandanı Penthesilia ile savaşmak ister. Yüzünde maske olduğu İçin onun kim olduğunu öğrenemez ve saatlerce kılıç kılıca bir mücadelenin ardından her İkisi de bitkin düşer ama Akhilleus son bir hamleyle Pentehesilia’yı öldürür. Bu kahraman savaşçının kim olduğunu öğrenmek için maskesini çıkarır ve çok şaşırır, çünkü saatlerce dövüştüğü düşmanı çok güzel bir kadındır. O anda Penthesilia’ya âşık olur. Onu göz yaşlarıyla kendi çadırına getirir ve günlerce gece gündüz ağlar. Annesi Thetis’e onu tekrar canlandırası İçin yalvarmak artık çok geç. Penthesilia için görkemli bir cenaze töreni yapılır.

 

Hyppolite’nin Kemeri

 

Antik Yunan kültürünün en çok öne çıkan, en büyük başarılan kazanan erkek kahramanları Akhilleus ve Herakles. Amazonların belalı düşmanları olarak karşımıza çıkıyor. Hyppolite’nin Kemeri hikâyemiz de kahramanlar kahramanı meşhur Herakles ile Amazon kraliçesi Hyppolite arasında geçer. Hyppolite Yunanlı erkeklerin savaşmaya çekindiği İyi bir savaşçı. Yunanlılarla yaptığı savaşlarda bunu kanıtlamış. Belki de bu yüzden babası savaş tanrısı Ares tarafından hediye edilen sihirli bir kemeri var. Yunanlıların büyük kahramanı HeraMes’in bu kemeri ele geçirmesi gerek. Herakles. Hyppolite’nin yanına gider ve Hyppolite ona neden kemeri İstediğini sorar. Herakles derdini anlatınca Hyppolite ikna olur ve kemeri kendi İsteği ile vermeye razı olur.

 

Fakat üvey annesi Hera Amazonlar arasında bir dedikodu çıkartarak kraliçelerinin zor durumda olduğunu etrafa yayar. Böylece Amazonlar Hyppolite’nin yanındaki Herakles’e saldın nca, Herakles de bir oyuna geldiğini zannederek Hyppoliteyi öldürür ve onun hem kemerini, hem de Labris denilen savaş baltasını ele geçirir.


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum’un en çok satan kokteyli Mojito’nun anavatını Küba’dan bar manzaraları…

Önceki Yazılar

Üniversite tarafından hazırlanan rapor bilimsel metodlarla Yalıkavak’ın sosyolojik durumunu İnceliyor

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ