Bodrum’un Sonu Yaklaşan Süsleri Yel Değirmenleri

4580 Kez Okundu





Bodrum’un Sonu Yaklaşan Süsleri Yel Değirmenleri        

 

Not: Değirmenler ile ilgili bu yazımız 1999 yılında çıkardığımız Bodrum Magazin dergimizden aynen alınarak kullanılmıştır. O günden bu güne 2005 yılında Yalıkavak Yel Değirmeni Kültür ve Sanat Festivali’ni başlatan Yalıkavak Belediyesi dışında hiç bir belediye çevremizdeki değirmenlerle ilgili koruma, yenileme, turizme açma gibi bir proje geliştirmemiş ve uygulamamıştır. Değirmenler içinde o zamanlar mevcut olan ahşap mekanizmalar birer birer yok olmuş, yakın zamana kadar faal durumda olan Dereköy’deki bir değirmen ise bugün kaderine terkedilmiştir…

 

Sahipsizlikten, bakımsızlıktan yokolmaya yüz tutmuş Bodrum değirmenleri kendi haline terkedilmişlikten kurtulmayı bekliyor…

 

Birer kent simgesi olarak, geçmişimize saygı olarak ve Bodrum silüetinin en güzel parçaları olarak…

 

 

 

Yel değirmenleri başta Hollanda olmak üzere pek çok ülkenin tanıtım amacıyla kullandığı sembolik yapıların en sevimlileri, en iyi fotoğraf verenleri ve çevreyle en barışık binalarıdır… Dönen kanatlarıyla canlılık ve bereket semboludürler… Dönen bir değirmende buğday una dönüşmektedir… Aylar süren emeğiniz artık yiyeceğiniz ekmek olmaya hazırdır ve bunun işareti değirmenin dönen kanatlarıdır…

 

 

 

Bodrum yarımadasının tepelerini saran yel değirmenleri de bir dönemin vazgeçilmez mekânları arasındaydı. Ancak mekanik yaşam, un fabrikaları ve turizmin devreye girmesiyle ne buğday eken, ne de un eleyen kalmayınca değirmenler de bir bir kapanıp kaderlerine terkedildi.

 

 

 

Değirmenler turizmden nasiplerini henüz almadılar mandalina bahçeleri gibi… şžimdilerde tepelerden denizi görmek uğruna sağına soluna binalar yapılıp çevresi kapanan değirmen sayısı giderek çoğalsa da deniz kıyısında çok az oldukları için tükenmiş değiller henüz. Yalıkavak’ta deniz kıyısında bulunan zavallı değirmenin başına gelenlerse bir şehircilik anlayışı gudubeti olarak karşımızda durmakta… Zeminden neredeyse 1, 5 metre aşağıda gülünç bir değirmen…

 

 

 

Bodrum’daki değirmenlerin bugünkü halini şöyle özetlemek mümkün: “Pis kokulu -genelde buraları tuvalet olarak kullanılıyor Bodrum’da- duvarlara ‘Ayşe Mehmet’i seviyor’ gibi yazılar yazılmış, etraf kırık şişeler ve pislikle dolu… Tüm mekanizmaları kırılmış, yakılmış ve parçalanmış… (Oysa bunların içindeki ahşap işçilik, halk sanatımızın çok güzel birer örneği) ve ne yazık ki hiç bir tanesi örnek olarak dahi çalışmıyor”

 

 

 

Elimizdeki bu sempatik mimari değer, çok iyi kullanılıp Bodrum’a turistik meta haline bile getirilebilir. Ancak bırakınız turistleri bir yana aslolan bizim kendi yaşadığımız yere karşı sorumluluğumuz değil midir?

 

 

 

Bu çevre bizi yansıtmıyor mu? Geriye ne kalacak ki Bodrum’dan…

 

 

 

İnsanlara hangi Bodrum’u anlatacağız?

 

 

 

Sokak arasındaki bir metrekare yeri dahi doldurmaya çalışan bir zihniyet ileriye nasıl bir miras bırakacak…

 

 

 

Bodrum’dan Yalıkavak’a veya Gümüşlük’e doğru gittiğinizde tepelerde değirmenlerin yıkıntıları karşılar sizi… Bakımsızlıktan giderek yıpranan ve içindeki mekanizmaları sökülen değirmenler gerek sahipleri gerekse yerel yetkililer tarafından “değer” olarak görülmezler…

 

 

 

Ne zaman birisinden eski Bodrum’u dinlemeye başlasanız size “işte o gün değirmenlere çıktıktan sonra -Club M yolu üzerindeki değirmenlere- eşeklerle unumuzu alıp dönerdik…” diye anlatırlar. şžaşırır kalırız. Çalışıyorlar mıydı diye… Ama aslında asıl şaşırmamız gereken çalışmıyor olmaları…

 

 

 

Değirmenler, hemen hemen her beldede en az bir iki tane karşımıza çıkar. Bunlardan en bakımlısı ve tadilat görmüşü yaklaşık 6-7 yıl öncesine kadar Yalıkavak’ta müze haline getirilmiş olanıydı. Halen Kanada’da yaşayan bir Türk alıp restore etmiş ve müze haline getirmiş. (altta ki fotoğraf)Sonradan bu değirmen çevresi,bir önceki belediye yönetimince park düzenleme çalışmalarına kurban edilmiş ve zeminden hayli aşağılara neredeyse gömülerek azametinden çok şey kaybettirilmiş…

 

 

 

şžimdilerde çevresinde hediyelik eşya satılan deniz kıyısındaki ender değirmenlerden biri olan Yalıkavak değirmeni böylece özelliğinden pek çok şey yitirmiş olarak yaşamına devam ediyor. Bodrum’daki yel değirmenleri el işçilikleri nedeniyle çok değerli…

 

 

 

Dünyanın bir çok yerinde rüzgâr enerjisinden yararlanmak üzere kurulan değirmenlerin Ege bölgesiyle birlikte Bodrum’da da farklılığı var. Bu rüzgâr makineleri, yelkenlerinden dolayı farklı özellikler taşıyorlar. Ayrıca bu yörelerde değirmenler tahıl tanelerini öğütmenin yanısıra bostanlardan su çıkarmak için de kullanılmış. Yel değirmenlerinin bir çoğu 1800’lü yıllarda yapılmış. Tüm Avrupa sanayileşmeye ve makineleşmeye meyillenirken, Anadolu’da el işçiliğiyle üretilen bu değirmenler Bodrum’da da çok uzun seneler insanların un ihtiyacını karşılamış.

 

 

 

Yel değirmenlerinin başlıca malzemeleri, tahta ve çok nadiren demir olmuş. Etrafı yöresel taşlarla çevrili bölgedeki yel değirmenlerimiz!, geleneksel yöntemler kullanılarak el emeğiyle yapılması açısından büyük değer taşıyorlar.

 

 

 

Bodrum değirmenleri gerçekten yokolup gitmek üzere… Önce mandalina bahçeleri, ardından değirmenler, ardından ….

 

 

 

“şžafak Sökerken limandan kıyı rüzgârıyla çıktım.

 

Sağımda Salmakis ve Kaplankayası’nı, solumda da kalenin kayalarını geride bıraktım.

 

Üç yıl önce kamışla Salmakis’te ve kale kayalarının üzerinde balık avlarken uzakta Knidos’a özlemle bakan iki Cevat’ı o iki yerde görür gibi oldum.

 

Sonra sağımda Değirmenburnu’nun fırıl fırıl dönen değirmenleri sanki geceyi öğütüyorlardı.

 

Solum açık denizdi.

 

şžafak ışığı güzel havalar müjdeliyordu.”

 

 

 

Cevat şžakir Kabaağaçlı, Mavi Sürgün’den

 

(Bilgi Yayınevi – Ekim 1998)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum’a Serenad

Önceki Yazılar

Bodrum’da Bir Cuma Pazarı

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ