Zeynep Okcu Bale Okulu’nda Dünyayla boy ölçüşen çocuklar

615 Kez Okundu





Bu yazıyı okuduğunuzda yukarıdaki başlığın hiç de abartılı olmadığını göreceksiniz. Bodrum’da tanıtılmaya
çalışılan neredeyse her şeyin “en” ile başlaması veya “Bodrum’da ilk ve tek” sloganıyla önümüze koyulması artık ne yazık ki alıştığımız ve inandırıcılığı olmayan birer klişe haline geldiği için Zeynep Okçu Bale Okulu’nun Muğla ilinde Milli Eğitim Bakanlığı onaylı “ilk ve tek bale okulu” olduğunu yazmadan önce şöyle bir düşünüyorum.

Tüm Türkiye’de 3 büyük şehir dışında toplam olarak sadece 8-10 tane MEB onaylı bale okulu varken Bodrum’da 12 yıldır varlığını sürdüren ve her yıl elde ettiği başarılara daha üstün başarılar ekleyen MEB onaylı Zeynep Okçu Bale Okulu’nu nasıl anlatmalı, nasıl nitelemeli?  

Daha ayakkabısını bile kendisi giyemez zannettiğimiz 5-6 yaşındaki miniklerin saç filelerini topuzlarına takmadan derse girmemek için gösterdikleri çabayı
görmelisiniz.

Çünkü başarıya ulaşmak için bazı
kuralların, olmazsa olmaz ayrıntıların
yerine getirilmesi gerektiğinin
bilincindeler.

Zeynep Okçu Bale Okulu’nda sınıflara göre tüm tamamlayıcı derslerle birlikte tam bir akademik eğitim veriliyor. Öğrenciler bale derslerine ek olarak çeşitli sınıflarda zorunlu dersler alıyorlar: Solfej, jimnastik, mimik, bale tarihi, dekor-kostüm tarihi, modern dans, karakter dansları, repertuar, variasyon, doğaçlama, koreografi gibi dersler bunlar arasında…

Öğrencilerin yüzlerindeki gülümseme içten gelen bir istek ve neşeyi fazlasıyla gösteriyor. Nasıl öyle olmasın? Sevdikleri bir fiziksel aktiviteyle deşarj oluyorlar ve sonra çok daha hevesle ve dinlenmiş bir zihinle derslerinin başına geçiyorlar.

Erkeklerin seçilme şansı daha fazla

Nedense bale hep kız çocukları için uygun görülür. Oysa bale kızlar için zarafet ve esnekliği öne çıkardığı gibi erkekler için de güç ve yönetme yetisini vurgular. Buradan duyururuz: Zeynep Okçu Bale Okulu’nda erkek öğrencilere burslu eğitim seçeneği mevcut. Ayrıca erkeklerin Devlet Opera ve Balesi’ne kadrolu olarak kabul edilme şansı kızlara göre oldukça yüksek. O yüzden neredeyse meslekleri hazır.

Hayal ettiği işi yapan bir
idealist: Zeynep Okçu

Okulun kurucusu, bale öğretmeni Zeynep Okçu, bale eğitimine 6 yaşında başlamış. İstanbul’da pek çok bale okulunda bale öğretmenliği yapmış. Bale eğitimiyle birlikte sürdürdüğü akademik eğitiminde Saint Benoit Fransız Lisesi’ni ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirmiş. Fakat o, meslek olarak bale öğretmeyi seçmiş. Hem Fransız, hem Amerikan metotları ile eğitilmesi ve bu iki dile çok iyi düzeyde hâkim olması ona bale eğitmenliğinde hem geniş bir uluslararası vizyon sağlamış, hem de kendini geliştirmek adına yaptığı araştırmalarda kolaylık oluşturmuş.

 “Türk gençlerinin yeteneğine inancım tam”

Okulu açış amacını Zeynep Okçu’dan dinleyelim: “Benim bu okulu açış amacım Türk çocuklarının, Türk gençlerinin yeteneğine olan inancımdı. Bana göre pek çok alandaki başarısızlığın sebebi dünyada gelişen metotların takip edilmemesi ve çalışma eksikliği. Dünyada balenin ileri olduğu ülkelerdeki bale eğitimiyle ilgili her türlü gelişmeyi sürekli takip ediyorum, pek çok uluslararası öğretmenler grubuna üyeyim ve de özellikle her sene yaptığımız yurtdışı turne ve yarışma katılımları sırasında da pek çok yabancı meslektaşımla ve yurtdışındaki önemli akademilerle güzel ilişkiler geliştiriyoruz. Tüm bunlar bize hem oralardaki gelişmeleri takip etme, hem onların eğitim metotlarını görerek kendimizi kıyaslama, hem de ilerisi için değişim programları geliştirme imkânı tanıyor. Bugüne kadar bu şekilde iki Alman bale akademisi ile ve de bir Japon bale akademisi ile değişim yaptık, öğrencilerimiz oralarda ders görme, ben de ders verme imkânı buldum. Okulumuzda öğrencilerimize gittikleri hiç bir yerde yabancılık çekmemeleri adına dünyada geçerli Rus Vaganova, İngiliz Royal Academy, Fransız ve İtalyan Cechetti metotlarının tümünü tanıtıyoruz. Değişik derslerde, değişik teknikleri öğrenmelerini sağlıyoruz. Bu da onlara bugüne kadar gittikleri her ülkede girdikleri derslerde, dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler içinde, her seferinde en kolay uyum sağlayan öğrenciler olmalarını sağladı.”

 
“İnancımızı çok çalışarak
başarıya dönüştürdük”

-Uluslararası başarılara imza atan, dünyayla boy ölçüşen bir eğitim veriyorsunuz. İnanıyorum ki bu ancak güçlü bir inanç ve sağlam bir bilgiyi disiplinle uygulayabilmenin sonucu. Hiç de böyle bir çırpıda ağzımızdan çıktığı gibi kolay bir iş değil bu. Tüm eğitimcilerin gelmek istediği bu noktaya nasıl vardınız?

“Evet, okulumuz bugüne kadar Japonya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kanada, Fransa, İskoçya, Çin Halk Cumhuriyeti, ABD, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Almanya’da yarışma ve festivallere katıldı. Burada sayamayacağım kadar çok kupa ve madalya kazandı. Pek çok dünya birinciliğini, altın, gümüş ve bronz madalyaları Türkiye’ye getirdi. Dört kıtada ülkemizi gururla ve başarıyla temsil etti. Bu noktaya nasıl geldik? Bu noktaya özetle iki şeyle geldik: inanmak ve çok çalışmak… Öncelikle ben tüm altyapım, çalışmalarım ve de birikimlerimle bunu yapabileceğime inandım. Ve de öğrencilerimi de buna inandırdım. Ardından da velilerimiz bize inanarak destek verdiler. Ancak içi boş bir inanç bir işe yaramazdı. Bu inancın içini de çok çalışmayla doldurduk.”

“Türk bayrağıyla o kürsüye çıktığımızda yaşadığımız
gurur ve mutluluk tüm bu
yorgunlukları unutturuyor”

“Öncelikle baleye başladıkları günden itibaren düzenli ve disiplinli bir çalışmayla, doğru tekniklerle, dünya çapında güçlü dansçılar olarak yetiştiriyoruz öğrencilerimizi. Yarışma ekibine dâhil olacak yaşa ve seviyeye geldiklerinde ise, eğer bu grupta yer almayı kabul ediyorsa öğrenci ve ailesi, yarışma öncesi kamp dönemimiz başlıyor. Bu öğrencilerimizle yarışma öncesinde günde 10 – 11 saati bulan çalışmalar yapıyoruz. Hep beraber inanılmaz bir gayret sarf ediyoruz. Ülkemizi temsil edecek olmanın bilinci ve sorumluluğunu taşıyoruz. Ama oraya gidip de ödül töreninde Türk bayrağıyla o kürsüye çıktığımızda yaşadığımız gurur ve mutluluk tüm bu yorgunlukları unutturuyor. Sadece gözyaşlarımız ve mutluluk kucaklaşmalarımız oluyor ondan sonra…”
 

“Baskıyla ve zorlamayla gelen
disipline inanmıyorum”
 
-Öğrencileriniz yaşlarının küçüklüğüne rağmen, buradaki disiplin kurallarına istekle ve seve seve uyum gösteriyorlar. Onları böylesine istekle disiplin içinde hareket etmeye nasıl ikna edebiliyorsunuz?

“Ben baskıyla ve zorlamayla gelen disipline inanmıyorum. Çocuk gelişiminde önemli olan iç disiplini geliştirmek. Yani çocuğun kendi iç denetimini geliştirmesini sağlamak. Biz öğrencilerimizi çok küçük yaştan itibaren bu sistemle eğitiyoruz. Onlara balenin gerektirdiği her türlü disiplinin (yeme içmeden, uyku düzenine, okul derslerinden okulumuzdaki ders düzenine kadar her konuda) hayatlarını nasıl kolaylaştıracağını, nasıl gerekli olduğunu, baleyi seviyorlarsa bunun disiplinle eş anlamlı olduğu ve bu disiplinle yaşamaya alışırlarsa gelebilecekleri noktaları gösteriyor ve anlatıyoruz. Öğrencilerimize güzel örnekleri göstererek onları motive ediyoruz. En baştan, zor bir yola çıktıklarını ama hayatta her başarının zor bir yoldan geçerek geldiğini; başlangıçta çok kolay olduğu için seçmek isteyebilecekleri yolların sonunda ise hayal kırıklığı olacağını öğretiyoruz. Çocuklar, anlatılanları gayet güzel içselleştiriyor ve de benim hep onlara söylediğim şekilde "alkışlayan çoğunluktan biri değil, alkışlanan azınlıktan biri" olmayı tercih ederek zor yolu isteyerek seçiyorlar. Çünkü biliyorsunuz okulumuzun ilk girişinde asılı olan o güzel sözde Atamız en mükemmel şekilde anlatmış bunu aslında: "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat sanatçı olamazsınız.”

Onlar hepimizin gururu olmaya devam ederken daha fazla desteği hak ediyorlar. Bodrumlife Dergisi olarak bu çabayı ve başarıları tüm övgülere layık görüyor ve alkışlıyoruz.

Erkeklerin seçilme şansı daha fazla

Nedense bale hep kız çocukları için uygun görülür. Oysa bale kızlar için zarafet ve esnekliği öne çıkardığı gibi erkekler için de güç ve yönetme yetisini vurgular. Buradan duyururuz: Zeynep Okçu Bale Okulu’nda erkek öğrencilere burslu eğitim seçeneği mevcut. Ayrıca erkeklerin Devlet Opera ve Balesi’ne kadrolu olarak kabul edilme şansı kızlara göre oldukça yüksek. O yüzden neredeyse meslekleri hazır.

Hayal ettiği işi yapan bir
idealist: Zeynep Okçu

Okulun kurucusu, bale öğretmeni Zeynep Okçu, bale eğitimine 6 yaşında başlamış. İstanbul’da pek çok bale okulunda bale öğretmenliği yapmış. Bale eğitimiyle birlikte sürdürdüğü akademik eğitiminde Saint Benoit Fransız Lisesi’ni ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirmiş. Fakat o, meslek olarak bale öğretmeyi seçmiş. Hem Fransız, hem Amerikan metotları ile eğitilmesi ve bu iki dile çok iyi düzeyde hâkim olması ona bale eğitmenliğinde hem geniş bir uluslararası vizyon sağlamış, hem de kendini geliştirmek adına yaptığı araştırmalarda kolaylık oluşturmuş.

 “Türk gençlerinin yeteneğine inancım tam”

Okulu açış amacını Zeynep Okçu’dan dinleyelim: “Benim bu okulu açış amacım Türk çocuklarının, Türk gençlerinin yeteneğine olan inancımdı. Bana göre pek çok alandaki başarısızlığın sebebi dünyada gelişen metotların takip edilmemesi ve çalışma eksikliği. Dünyada balenin ileri olduğu ülkelerdeki bale eğitimiyle ilgili her türlü gelişmeyi sürekli takip ediyorum, pek çok uluslararası öğretmenler grubuna üyeyim ve de özellikle her sene yaptığımız yurtdışı turne ve yarışma katılımları sırasında da pek çok yabancı meslektaşımla ve yurtdışındaki önemli akademilerle güzel ilişkiler geliştiriyoruz. Tüm bunlar bize hem oralardaki gelişmeleri takip etme, hem onların eğitim metotlarını görerek kendimizi kıyaslama, hem de ilerisi için değişim programları geliştirme imkânı tanıyor. Bugüne kadar bu şekilde iki Alman bale akademisi ile ve de bir Japon bale akademisi ile değişim yaptık, öğrencilerimiz oralarda ders görme, ben de ders verme imkânı buldum. Okulumuzda öğrencilerimize gittikleri hiç bir yerde yabancılık çekmemeleri adına dünyada geçerli Rus Vaganova, İngiliz Royal Academy, Fransız ve İtalyan Cechetti metotlarının tümünü tanıtıyoruz. Değişik derslerde, değişik teknikleri öğrenmelerini sağlıyoruz. Bu da onlara bugüne kadar gittikleri her ülkede girdikleri derslerde, dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler içinde, her seferinde en kolay uyum sağlayan öğrenciler olmalarını sağladı.”

 
“İnancımızı çok çalışarak
başarıya dönüştürdük”

-Uluslararası başarılara imza atan, dünyayla boy ölçüşen bir eğitim veriyorsunuz. İnanıyorum ki bu ancak güçlü bir inanç ve sağlam bir bilgiyi disiplinle uygulayabilmenin sonucu. Hiç de böyle bir çırpıda ağzımızdan çıktığı gibi kolay bir iş değil bu. Tüm eğitimcilerin gelmek istediği bu noktaya nasıl vardınız?

“Evet, okulumuz bugüne kadar Japonya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kanada, Fransa, İskoçya, Çin Halk Cumhuriyeti, ABD, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Almanya’da yarışma ve festivallere katıldı. Burada sayamayacağım kadar çok kupa ve madalya kazandı. Pek çok dünya birinciliğini, altın, gümüş ve bronz madalyaları Türkiye’ye getirdi. Dört kıtada ülkemizi gururla ve başarıyla temsil etti. Bu noktaya nasıl geldik? Bu noktaya özetle iki şeyle geldik: inanmak ve çok çalışmak… Öncelikle ben tüm altyapım, çalışmalarım ve de birikimlerimle bunu yapabileceğime inandım. Ve de öğrencilerimi de buna inandırdım. Ardından da velilerimiz bize inanarak destek verdiler. Ancak içi boş bir inanç bir işe yaramazdı. Bu inancın içini de çok çalışmayla doldurduk.”

“Türk bayrağıyla o kürsüye çıktığımızda yaşadığımız
gurur ve mutluluk tüm bu
yorgunlukları unutturuyor”

“Öncelikle baleye başladıkları günden itibaren düzenli ve disiplinli bir çalışmayla, doğru tekniklerle, dünya çapında güçlü dansçılar olarak yetiştiriyoruz öğrencilerimizi. Yarışma ekibine dâhil olacak yaşa ve seviyeye geldiklerinde ise, eğer bu grupta yer almayı kabul ediyorsa öğrenci ve ailesi, yarışma öncesi kamp dönemimiz başlıyor. Bu öğrencilerimizle yarışma öncesinde günde 10 – 11 saati bulan çalışmalar yapıyoruz. Hep beraber inanılmaz bir gayret sarf ediyoruz. Ülkemizi temsil edecek olmanın bilinci ve sorumluluğunu taşıyoruz. Ama oraya gidip de ödül töreninde Türk bayrağıyla o kürsüye çıktığımızda yaşadığımız gurur ve mutluluk tüm bu yorgunlukları unutturuyor. Sadece gözyaşlarımız ve mutluluk kucaklaşmalarımız oluyor ondan sonra…”
 

“Baskıyla ve zorlamayla gelen
disipline inanmıyorum”
 
-Öğrencileriniz yaşlarının küçüklüğüne rağmen, buradaki disiplin kurallarına istekle ve seve seve uyum gösteriyorlar. Onları böylesine istekle disiplin içinde hareket etmeye nasıl ikna edebiliyorsunuz?

“Ben baskıyla ve zorlamayla gelen disipline inanmıyorum. Çocuk gelişiminde önemli olan iç disiplini geliştirmek. Yani çocuğun kendi iç denetimini geliştirmesini sağlamak. Biz öğrencilerimizi çok küçük yaştan itibaren bu sistemle eğitiyoruz. Onlara balenin gerektirdiği her türlü disiplinin (yeme içmeden, uyku düzenine, okul derslerinden okulumuzdaki ders düzenine kadar her konuda) hayatlarını nasıl kolaylaştıracağını, nasıl gerekli olduğunu, baleyi seviyorlarsa bunun disiplinle eş anlamlı olduğu ve bu disiplinle yaşamaya alışırlarsa gelebilecekleri noktaları gösteriyor ve anlatıyoruz. Öğrencilerimize güzel örnekleri göstererek onları motive ediyoruz. En baştan, zor bir yola çıktıklarını ama hayatta her başarının zor bir yoldan geçerek geldiğini; başlangıçta çok kolay olduğu için seçmek isteyebilecekleri yolların sonunda ise hayal kırıklığı olacağını öğretiyoruz. Çocuklar, anlatılanları gayet güzel içselleştiriyor ve de benim hep onlara söylediğim şekilde "alkışlayan çoğunluktan biri değil, alkışlanan azınlıktan biri" olmayı tercih ederek zor yolu isteyerek seçiyorlar. Çünkü biliyorsunuz okulumuzun ilk girişinde asılı olan o güzel sözde Atamız en mükemmel şekilde anlatmış bunu aslında: "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat sanatçı olamazsınız.”

Onlar hepimizin gururu olmaya devam ederken daha fazla desteği hak ediyorlar. Bodrumlife Dergisi olarak bu çabayı ve başarıları tüm övgülere layık görüyor ve alkışlıyoruz.

Özel bir okuldan yetişen bir
balerinin devlet balesine kabul edilmesi ve
başrol oynaması Türkiye tarihinde bir ilk!

-Okulunuzun en büyük başarısı sizce hangisi?

“Bunu söylemek gerçekten çok zor. Çünkü ne mutlu bize ki 12 yılda gerçekten çok önemli başarılar elde ettik. İki kere katıldığımız Dans Dünya Kupası’nda Kanada ve Fransa’da aldığımız 6 adet madalya, ABD’de Dünya Bale Yarışması’ndaki üçüncülüğümüz, Prag’da aldığımız pek çok birincilik ve ikincilik, İtalya’daki iki dünya birinciliği (Klasik Bale ve Pedagoji dallarında) ve de UNICEF Özel Ödülü, en son Güney Afrika’da yarıştığımız 17 dansın on yedisinde de ödül almamız gibi…
 
Bunların yanı sıra öğrencilerimizin başarıları: Geçen seneki iki mezunumuzdan Defne Mutlucan şu anda Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde başrol oynuyor ki bu Türkiye tarihinde bir ilktir. Özel bir okuldan yetişen bir balerinin devlet balesine kabul edilmesi bile mucizevî bir olayken, bir de ilk rolünde başrol teklif edilmesi gerçekten anlatılması zor bir başarı. Defne’yi ilk gösterisinde hep beraber izledik ve de tüm seyirci onu ayakta alkışladı.

Yine diğer mezunumuz Uzay Bayar, Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Bölümü’ne kabul edilen 8 öğrenciden biri oldu. İki öğrencimiz Elif Unan ve Bengü Altunkaş, geçen sene Antalya Devlet Konservatuarı Klasik Bale lise bölümüne giriş sınavlarında okula kabul edilen üç öğrenciden ikisi oldular. Bu adı geçen öğrencilerin tamamı, baleye başladıkları ilk günden itibaren okulumuzda yetiştiler ve eğitimlerinin tamamını okulumuzda aldılar. Bunlar ilk aklıma gelen ve buraya sığdırabildiğim başarılarımızdan bazıları…

şžu anda yetişen yeni nesil öğrencilerimiz de ablalarından daha ileri gitmeyi kendilerine bir hedef olarak benimsediler ve azimle çalışıyorlar. Ben çok iyi biliyorum ki, onların içinden de adını sıkça duyacağımız yeni yıldızlar çıkacak.”


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum’da Kış günlerinde yapılacak 50 güzel şey.

Önceki Yazılar

‘Mute/Sessiz’ Selin Damar’ın müzik aletlerinin parçalarını kullanarak oluşturduğu gümüş takı projesi.

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ