Reçelin Sultanları, Ev yapimi Bodrum mandalinasi reçeli Türkiye’nin en lüks otel ve restoranlarinda.. .

825 Kez Okundu





Anne Aynur Akgün ile kizlari Sibel Akgün ve Ebru Akgün; Bodrum yarimadasindaki pazarlarda yöre ürünlerinden yaptiklari reçelleri satan bir anneyle iki kizi. Bodrum mandalinasi onlarin reçelleriyle adini ve tadini duyuruyor. Türkiye’nin en seçkin otellerinde, restoranlarinda onlarin reçelleri tercih ediliyor.

Aynur Akgün emekli olduktan sonra 1995 yilinda Manisa Ahmetli’den Bodrum’a, kizi Sibel Akgün’ün yanina gelmiş. Bodrum’da hem kimseye yük olmayip aile bütçesine katkida bulunmak, hem de boş oturmamak için pazarda meyve satmaya başlamiş. Bir gün sattiği şeftalilerden birkaç kilo elinde kalinca, ziyan olmasina içi razi olmamiş ve kizi Sibel’e demiş ki; “ben bu kalan meyvelerden reçel yapip satsam ayip olur mu?“ Kizi Sibel “neden ayip olsun ki?” deyince artan meyvelerden evde yaptiği şeftali, çilek, vişne reçellerini pazarda satmaya başlamiş.

Sonra işine yaraticiliğini katarak, yöresel ürünlerden ve pazarda başka kimsenin satmadiği reçellerden yapmayi aklina koymuş; mandalina, portakal, bergamut, karpuz gibi meyvelerin ve hatta patlican gibi bir sebzenin reçelini evde kendilerine yetecek kadar yapmiş bir süre, istediği güzellikte yapabildiğine önce kendisi ikna olana kadar.

Almanlar bergamut, İngilizler greyfurt ve çilek reçeli aliyor. Kolay olmamiş bu; mandalinalarin kabuklari sert kaliyormuş, bergamutun aciliği geçmiyormuş, vesaire.. Deneye yanila görmüş ki en güzel mandalina reçeli Bodrum mandalinasindan oluyor, çünkü kabuklari ince ve kendine has bir aromasi var. Bodrum mandalinasi çekirdekleri olan bir tür ama reçele kattiği nefasetin yaninda bu bir kusur sayilmaz, diye düşünmüş.

Bergamutun aciliğini gidermek için kendince yöntemler bulmuş, derken pazarda sattiği reçeller İstanbullu bir adamin dikkatini çekmiş. İstanbullu bu bey, ikinci kez reçel satin almak için geldiğinde on kavanoz reçel istemiş. O kadar beğenmişki reçelleri, İstanbul’daki eşine dostuna bu reçellerden götürmeye karar vermiş.

O günden sonra İstanbullu müşterileri epey artmiş, ayrica gitgide yarimada civarinda da reçellerin ünü kulaktan kulağa yayilmiş. Pazarda pek çok alici “Aynur Hanim’in reçelleri nerede satiliyor?” diye arayip buluyormuş tezgâhi.

Yabanci müşterileri de çoğalmiş. Almanlar bergamut, İngilizler greyfurt ve çilek reçelini özellikle istiyormuş. Fransizlar ise her türlü reçelden aliyormuş ayrim gözetmeden.

Fatih Terim, Sabanci Ailesi, Gülse Birsel gibi pek çok ünlü Aynur Hanim’in reçellerinden aliyor. Öyle çok talep olmuş ki Aynur Hanim’in reçellerine, kizlari Ebru ve Sibel’i pazara tezgâhin başina gönderip, reçel yapmak için kendisi evde kalmaya başlamiş. Yetmemiş, konu komşudan da her gün birkaç kişi yardima gelir olmuş. Aynur Hanim harcadiklari emeğin karşiliğini ödeyerek, ev hanimlarina aile bütçesine katkida bulunma firsati sağlamiş böylece.

2006 yaz başinda imalathanelerini kurmuşlar. Her biri 1 kg. olan kavanozlardan yilda ortalama 20.000 kavanoz reçel satiliyor şimdi. Her hafta gida mühendisi kontolünden geçerek.

Fatih Terim, Sabanci Ailesi, Gülse Birsel gibi pek çok ünlü müşterileri var. Nerelere sipariş üzerine gönderdiklerini kendileri bile tam hatirlayamiyor: İstanbul Hilton Otel, İstanbul Eresin Hotel, İstanbul Doğatepe Hotel; Etiler, Moda ve Maslak’daki şžütteler, Ankara’da Swiss Otel, Divan Hotel; Bodrum, İstanbul ve Antalya’daki The Marmara Hotelleri, Bodrum’da Divan Palmira Hotel, Bodrium Boutiqe Hotel, Maça Kizi, Mavi ve daha pek çok seçkin isim mekânlarinda Aynur Hanim’in reçellerini sunuyorlar müşterilerine.

Pazarcilarin zihniyeti diğer şik ve modern görünümlü kişilerden çok daha uygar ve insanca, Sibel ve Ebru kardeşler 2002 Kasim ayından beri pazarda termosta kahveleri, ellerinde kitapları ve tarot kartlarıyla tezgâhın başındalar. İlk günlerini gülümseyerek hatıirlıyorlar. Herkes yadirgamış, giyimlerini, tarzlarini. Sibel mahcup bir ifadeyle anlatiyor: “Önceleri pazarda bize zorluk çikardilar, yol vermediler, kasten çarptilar, küçük kavgalar çikarmaya çaliştilar.. Fakat sonra aliştilar. Hatta erkekler kendi aralarinda konuşurken rahat rahat küfür edemez oldu, daha bir özenli ve temiz giyinmeye başladilar. Kadinlar da şalvar ve günlük giysiler yerine biraz daha modern ve şik oldular. şžmdi artik bizi koruyup kolluyorlar bile. Diyebilirim ki pazarcilarin zihniyeti diğer şik ve modern görünümlü kişilerden çok daha uygar ve insanca. ‘Pazarda ne işiniz var sizin’ diyenlerden bizi hayat kadini zannedenlere kadar binbir çeşit tepki aldik, hiç ummayacağimiz insanlardan.”

Burada Broadway sahnesinde gibi hissediyoruz kendimizi. Ebru devam ediyor anlatmaya: “Burada yaşadiğimiz ilginç hikâyeleri oturup yazsak, roman olur. Broadway sahnesinde gibi hissediyoruz kendimizi. Bize ‘reçel hanimlar’ diye isim taktilar. Birisi bize seslenecek olsa ‘reçel, baksana’ diyor.”

Anne Aynur Akgün ile kizlari Sibel Akgün ve Ebru Akgün Bodrum’un tanitimini en iyi şekilde yaptiklarini düşünüyorlar. Çünkü reçelleri Bodrum mandalinasinin da adini ve tadini yaşatiyor. Özgün bir tat olarak ülkemizin birinci sinif turistik otellerinde, birinci sinif müşterilere sunulmaya değer bulunuyor. Dünyanin dört bir yanindan turistler alip evlerine, akrabalarina ve dostlarina hediye olarak götürüyor. Bize kredi veren, destek olan bir kurum yok
Buna rağmen üretimlerini arttirmalari için ihtiyaç duyduklari krediyi onlara sağlayacak bir kurumun olmayişindan, bir destek bulamamaktan yakiniyorlar. Aynur Hanim’in emekli maaşini teminat olarak gösterseler bile alacaklari kredi meblaği en fazla 2500 YTL, bu da onlar için yeterli değil. şžeker, kavanoz ve yiyecekleri alirken hep peşin para ödeyerek aliyorlar. Dolayisiyla imkânlarini genişletmeleri ve daha fazla üretim yapmalari zorlaşiyor.

Bodrum’un yerlisi olmadiğimiz için dişlaniyoruz. Turgutreis’te oturuyorlar ve küçük imalathaneleri de orada. Tek istedikleri Turgutreis Belediyesi’nin merkezdeki dükkânlarindan birinde yer bulup, reçellerini orada satmak. Bir ayricalik değil istedikleri: “Kiramizi öder, gerekeni yapariz

Biz Bodrum’a özgü meyvelerden yaptiğimiz reçelleri kendi ellerimizle yapip satiyoruz. Merkezde bir satiş yerimiz olursa, Turgutreis’e de faydasi olur, turistik açidan” diyorlar. Cumartesi günleri Turgutreis, perşembe günleri Yalikavak, pazartesi günleri de Türkbükü pazarindalar. Yalikavak Belediye Başkani Mustafa Saruhan’a özellikle teşekkür ediyorlar. Başkan, Yalikavak pazarinda onlari tezgâhlarinda ziyaret ederek, Bodrum mandalinasi reçelinin Bodrum’un tanitimindaki katkisi için teşekkür etmiş. “Size nasil yardimci olabilirim?” diye sormuş. Sebzecilerin arasinda, uygun olmayan bir yerde bulunan tezgâhlarini daha iyi bir yere koymalarini sağlamiş. Yalikavak pazarinin zabita memurlarinin da çok nitelikli, halka karşi çok nazik olduğunu belirtiyorlar.

Biz de Aynur Akgün ve kizlari Sibel ile Ebru’yu böylesine özgün, başarili ve azimli olduklari için tebrik ediyor ve reçel üretimlerinin Bodrum’un tanitimina katkisinin artmasini diliyoruz.

 


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum Besiad ve Bosiad Başkanlarıyla Söyleşi

Önceki Yazılar

Acı Otun Düşündürdükleri

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ