Bir Zamanlar Mandalinalar

4944 Kez Okundu





Bir Zamanlar Mandalinalar         

Kasım ve aralık ayları Bodrum’da mandalina zamanıdır. Daha önce farkına varmadan yanından geçtiğiniz yeşil bahçeleri, pırıltılı turuncu beneklere büründüğünde görmezden gelemezsiniz. Dallardaki top top mandalinalar gözünüzü alır.

 

Bu bahçelerden birisinin sahibini tanıyacak olursanız, göz göze geldiğinizde, bahçede büyüyen ağaçlar gibi köklerinin topraktan beslendiğini ve başının güneşe erdiğini anlarsınız. Nasıl ermesin.. Ürün mevsimi gelmiş, mandalinalar ağaçlarda koca bir yılın emeğini, çabasını somutlaştırırken o gururlanmasın da kim gururlansın?

 

60’lı yıllarda olduğu gibi kazanç elde edemeyecek belki, hatta kazandığı harcadığını bile karşılamayacak; kolay mı bunca ağacı yazın sıcağından koruyup sulamak, verim almak için toprağı işlemek, hastalıktan zararlıdan korumak, para yetirmek? Kolay değil, ama vazgeçmek de kolay değil; senelerce elleriyle büyütüp canı gibi kolladığı bu ağaçları kendi kaderine terk etmek, artık para etmiyor diye kesilmesine razı olmak..

 

Bir zamanlar Bodrum yarımadasını geçindiren mandalina ağaçları her geçen gün azalarak yerlerini otellere, binalara terk ediyor.

 

Hâlâ mandalina bahçeleri varsa bilin ki bu, sevgiyle sahip çıkıp sulayan, bakmaktan yüksünmeyen birkaç Bodrumlu sayesindedir; onların değerini yalnızca parayla ölçmeyen.

 

Hoş, onlar da bu bahçeler gibi sessizce azalıyorlar ya.

 

Gelin, Bodrum’da gelecekte belki de hiç kalmayacak mandalinanın hikâyesine şöyle bir göz atalım:

 

İlk Mandalina Fidanlarını Nalbant Ailesi Dikmiş

 

1950’li yıllar incir, tütün, badem, arpa, buğdayın yetiştirildiği yıllar, Bodrum yarımadasında. O yıllarda incir artık para kazandırmamaya başlamış, tütün ise çok zahmetli.. Oysa İstanbul’da mandalina çok pahalı fiyatlardan alıcı buluyor. Ortakent’deki, Gümüşlük’teki tek tük narenciye ağaçlarının da ticari bir değeri yok ne yazık ki.

 

1950’li yıllardan beri Bodrum’da mandalina üreticiliği yapan Ömer Aras şöyle diyor:

 

“Benden önce ilk olarak Nalbant ailesi mandalina fidanı getirdi Bodrum’a. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Kalimnos’lu bir tüccar, Bodrum’daki Nalbant ailesine borçlu kalmış. Savaş bitince de çıkmış gelmiş, ‘borcumu mandalina fidanlarıyla ödeyeyim’ demiş. Öyle geldi ilk mandalina fidanları buraya.

 

Benim sermayem de vardı, toprağım da. Ben Kalimnos’tan 300 fidan getirince, o yıllardaki yaklaşık 50 adet mandalina fidanı 350 ye ulaştı. 10 yılda 4000 ağaca çıkardım. Kuyular açtım; kanallar, evler yaptım. Fidanlar beş yılda mandalina vermeye başladılar.”

 

Mandalinalar Gemilere Yükleniyor

 

1950’lerden sonraki yıllarda pek çok Bodrumlu tarafından yetiştirilmeye başlanır, mandalina. Yalıkavak’ta, Turgutreis’te yetişen mandalinalar daha bir lezzetlidir nedense. O yıllarda Yalıkavak’da mandalina üreticisi olan Ahmet Ferruh Gür, Ömer Aras’ın bıraktığı yerden anlatmaya devam ediyor:

 

“İstanbul Hali’ne evvela vapurlarla giderdi mandalinalar. Gemi isimlerinden tek aklımda kalan Denizyollarına ait Dumlupınar vapurunun adı. Gemi Bodrum açıklarında demirler, sandallar kıyıya yanaşır, mandalinalar sandallarla yüklenirdi gemiye. Mandalinaların yarısından çoğu bir hafta süren yola dayanamaz bozulurdu. Hal’e ulaşanların da satışı gerçekleşince parasını bazen gönderir bazen de göndermezdi komisyoncu, satılamadı, çürüdü diye.”

 

Karadeniz Takaları Bodrum’da

 

”Mandalinalar çoğalınca Karadeniz çektirmeleri gelmeye başladılar Bodrum’a. Bu çektirmeler Bodrum Limanından başlar, Bitez, Müskebi, Karatoprak, Kadıkalesi, Gümüşlük, Yalıkavak, Farilya köylerinin yalılarını dolaşırdı tek tek. Ağaçlardan toplanan mandalinaları kasalara yerleştirirdik. Sonra kasaları develerle yalıya, yalıdan da sandallarla Karadeniz çektirmelerine yükletirdik. Aşağı yukarı 1000 kasa alıyordu bu çektirmeler. Yollar açılınca o da battal oldu.”

 

Zeyyat Mandalinci, Bodrumlu Ticaret Bakanı

 

Bodrum’da mandalina üretiminin gelişmesinde önemli katkısı olan ailelerden birisi de, Mandalinci ailesi. Mandalinci ailesi mensuplarından Zeyyat Mandalinci, 1950’de Demokrat Parti iktidara geldiğinde, Muğla milletvekili olarak Ticaret Bakanı olur. Ancak Adnan Menderes’le anlaşamaz, bakan olduktan 8 ay sonra istifa eder.

 

Mandalinalar Para Kazandırıyor

 

Söze Ömer Aras devam ediyor;

 

”Kasalar kamyonlarla 24 saatte İstanbul’a ulaşıyordu, çektirmeler 5-6 günde anca. Yollar açılıp kamyonlar işlemeye başlayınca, çok para kazandık. Çocuklarımı bu kazandığımla büyüttüm, okuttum. 1960’ta ihtilal olunca 20 TL.ye satılan bir kasa mandalina 12,5 TL.ye düştü. Ama üretimimiz arttığı için çok etkilenmedik.”

 

Cevat şžakir’in Başka Memleketlerden Getirdiği Narenciye Fidanları Kimsenin Dikkatini Çekmiyor

 

“Tam senesini bilemeyeceğim, o yıllarda Cevat şžakir İtalya’dan İspanya’dan bir sürü fidan getirmişti; klementin, vaşington, bin bir türlü narenciye fidanı. Ama gözümüze ilişmedi. Hem de yanı başımıza diktiği halde. Çünkü iri meyve vermiyordu onun fidanları, çok iyi bakılmadığı için. Ne zaman ki Adana çok ilerledi narenciye bakımından, bizde de var bunlardan deyip yapraklarından fidanlarından üretmeye başladık çeşitli türleri. Rizelilerin mandalinasını, satsumayı gördük, hadi biz de dikelim bundan dedik.”

 

Mandalina Yarışmaları Düzenleniyor

 

Amerika’nın Marshall yardımı devreye girer o yıllarda ve pek çok üretici bahçesindeki kuyuya su motorunu takar, böylece mandalina üretimi daha verimli hale gelir. Mehmet Çobanyıldızı başkanlığında Narenciye Kooperatifi kurulur. Mandalina üretimine Belediye de arka çıkar. Ziraat teknisyenleri üreticiyi bilgilendirir, Belediye salonunda mandalina yarışmaları düzenlenir.

 

Ömer Aras’tan dinleyelim:

 

“Bodrum’da Karakaya’lar mandalina işini çok geliştirdiler. Bize de kendilerine de çok para kazandırdılar. Mandalinayı makineyle yıkıyorlar, seçiyorlar, ihraç ediyorlardı. Türkiye çapında ihracat yapan sayılı firma idiler. 80 dönümlük arazide mandalina yetiştiriyorlardı. Ama ne yazık ki iflas ettiler.”

 

Sevinsek mi, Üzülsek mi? Turizm Sinsice Mandalina Bahçelerine Doğru İlerliyor..

 

Yıllar ilerledikçe, şartlar değişir. Mandalina üretimi artar ama günün ekonomik şartları maliyetleri yükseltmiştir. Derken, aracılar çıkar piyasaya. Ürünü daha dalındayken çok düşük ücretlere satın almaya başlarlar. Ama yükselen değer turizm 1970 yılına ulaşıldığında, Bodrum’daki yerini çoktan sağlamlaştırmıştır bile. 1972’de yapımına karar verilen Aktur Sitesi ve 1975’te inşaatına başlanan Bodrum’un ilk kooperatifi Barış Sitesi ile, başlayan kooperatif furyası çığ gibi yayılır. Derken oteller, tatil köyleri girer mandalina bahçelerine.

 

Bahçeler tek tek satılmaya başlanır, yerlerinde binalar mantar gibi bitmeye başlar. Bodrum’un geleceğini belirleyen şey, kuralsızca genişleyen yapılaşma olur.

 

Ömer Aras devam ediyor sözlerine:

 

“Artık mandalina kazandırmıyor. Buna rağmen tek bir ağacımı dahi kesmedim. Yalıkavak’ta Turgutreis’te yetiştirilen mandalinalar ayrı güzeldi. Ama artık neredeyse hiç kalmadı, şehir oldu oralar.”

 

Mandalina artık kazandırmıyor. Çünkü ağaçları sulamak, toprağını havalandırmak, gübrelemek, zararlılardan korumak için ilaçlama yapmak, hem emek hem paraya dayalı yüklenilmesi gereken maliyetler. Tüm bunlar göze alınıp, mandalina yetiştirildiğinde ise satılamıyor. Satılsa da parasını almakta bin bir zorluk bekliyor üreticiyi. O ilk yıllardaki ticaret ahlakı kalmamış, üretici kendisinden mandalina alacak komisyoncuya güvenemiyor. Bu güvensizliği oluşturan çok kötü tecrübeler yaşanmış.

 

Ahmet Ferruh Gür “cebine parayı koymadan, mandalinayı sattım diyemiyorsun” diye bunu ifade ediyor.

 

Bahçeler satılıyor. Çünkü yerine yapılan evler, oteller çok daha fazla gelir getiriyor. Satmak daha kolay ve kısa vadede parasal açıdan kazançlı.

 

Ama Ömer Aras ve Ahmet Ferruh Gür gibi bahçe sahipleri, bu işten artık hiç para kazanmamalarına rağmen, elleriyle büyüttükleri ve artık kocaman ağaçlar olmuş mandalinalarının tek bir dalını dahi ömürleri yettiğince kesmemeye kararlılar.

 

Ömürleri yettiğince..

 

Not: Ahmet Ferruh Gür ve Ömer Aras’a verdikleri bilgiler ve yazının hazırlanmasında, fotoğrafların çekilmesinde sağladıkları destek için teşekkürler.

 


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Bodrum’un ‘Apollo Dönemi’… Sanki Bodrum’da bir ‘Apollo Dönemi’ varmış ve arkeologlar da kalemizde ‘Moselium’un sarayını’ arıyormuş!

Önceki Yazılar

Yassıada Batıkları Belgeseli

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ