Bodrum Bodrum…

213 Kez Okundu





Bodrum Bodrum…         

Bodrum Life gibi güzel bir dergiyi çıkartan Damar ailesi “bir yazı yaz” dedikleri zaman, ne yazayım diye düşündüm. Bodrum yazısı “benim zamanımda Bodrum!!” veya “ben ilk gelenlerdenim!!” geyikleri ile yazılır. Bir de bu yazıların “neşeli, keyifli, tatil moduna uygun” olması gereğidir. Ben her iki tarzı da kullanmamaya karar verdim; çünkü, ülkede olduğu gibi Bodrum’da da işler hiç iyiye gitmiyor..

 

Turizm, Hıristiyanlığın insan hayatına getirdiği bir olgu. Hıristiyan inancına göre hayatın kendisi bir gezidir. Yaratan’dan başlar yine onda biter. Turist (TOURist), “Tur’a çıkan” demektir. İlk Turist’ler “Hıristiyan hac yerlerini” (Kudüs, Vatikan, 12 havarinin yaşadığı yerler, vs) ziyaret etmek için yola çıkan hacılardır. “Holydays” (Kutsal Günler) sözcüğünün aynı zamanda ”Tatil” için kullanılması bundandır.

 

Bu yolculuklar gruplar halinde yapılırdı. Yaratan’dan şefaat ve sağlık istenen bu yolculuk esnasında iş düşünülmez, dualar okunurdu. Kalınan “kervansaray veya manastırlar” kendilerini hacılara hazırlarlardı..

 

Türkçede “Turist” manasına gelecek bir sözcük yok. Arapçadan aldığımız “Tatil” sözcüğü ise “çalışmaya ara vermek” demek. “Yolculuk” ve “Gezi” ise Türkçe sözcükler; çünkü atalarımızın hayatı göçmek üzerine kuruldu!!?. Bu sözcüklerin içinde de “tatil” yani “dinlenmek veya eğlenmek için yolculuğa çıkmak” manası yok.

 

Bir yerden bir yere “mevsimsel gidiş” ise kültürümüzde “yaylaya çıkmak”, İzmirlilerin Çeşme’ye göçmesi, veya -eskiden- “İstanbul’da” yaşayanların yazın “Kadıköy” deki deniz kenarı ahşap yazlıklara göçmesidir.

 

Yani Türklerde “genetik” bir “Turizm” bilgisi yok. Bizleri yöneten “siyasetçi tipi” dünden bugüne pek farklılık göstermedi. Bir dönem bir siyasetçimiz millete “plan” değil “pilav” lazım olduğunu söyleyebilmişti. Türk Turizmi, sadece eş dost ahbap dışındaki kişilere uygulanan “planlar” ile 30 yıl içinde bu hale geldi. Bu hal; kısaca “dünyanın en düşük gelir seviyesine sahip turistlerin” rağbet ettiği ülke demek”!. Devlet eli ile “yakınlar” Turizm’ci edildi!. Tahsisler, krediler havalarda uçuştu; koyuca renkli paralar akça pakça oldu!!

 

Ancak bütün bu “yatırımcılar!!” arasında Turizm bilen belki elin parmaklarını geçmez. Antalya’da kurulan “Golf otellerinde” pek Golf oynanmıyor; çünkü Rusya’da mafyoso sistemlerle para kazananlar arasında Golf pek revaçta değil.!!

 

Güney Fransa’da Ağustos’ta 5 yıldızlı bir otelin “en ucuz yatağı” 160 Euro iken, Almanya’da, Bodrum’daki 5 yıldızlı otelin günlüğünü “ALL INCLUSIVE” yani her şey, yemek içmek dahil, 22 Euro’ya satıyorlar!!.

 

Bodrum’un bir ikinci bahtsızlığı, “ikinci konut” kepazeliği. Metrekaresi 200 Dolar’a mal olan üst üste yığılmış “Bodrum tipi” (ne demekse!?) evlerden oluşan siteler!! Bu evlerde yılda birkaç hafta kalınıyor, kışın soyuluyorlar, su basıyor, kapılar pencereler limon sandığından! yapıldığı için çürüyor, sıkışıyor kullanılamıyor. Mütahit, belediye, arazi spekülatörü üçgeni her geçen gün Bodrum’u daha çirkinleştiriyor. Bunların dışında “beyaz” Türkler için herhangi kurala bağlı olmadan yapılan “şatolar” var. Bunlarda da yatırılan paraların rengi hafif koyu!! Bunlar milyon dolarla alınıp satılıyor.

 

Peki çözüm nedir? Çözüm her konuda olduğu gibi doğru bilginin bulunmasıdır. Yarımada Belediye başkanlarının ya en az İngilizce konuşan kişiler arasından seçilmesi, ya da bilmiyorlarsa öğrenmeleri,

 

Bu zatların her yıl, hem kışın hem yazın Avrupa’nın ciddi, köklü Turizm beldelerinde, (Bodrum’a benzeyen; Güney Fransa da Cannes, St.Tropez; Italya’da La Spezia, Portofino ; İspanyanın Malaga ‘sında Puerto Banus, vs vs) kısa süreler “yaşamaları” gerek (Bedavacı heyeti kurup, şark usulü görgü bilgi arttırma gezileri değil!!).

 

Turizm ile uğraşan tüm yatırımcıların eşit temsil edildikleri, fikir üreten STK’lar haline gelmeleri ve belediyeler ile birlikte “KARARLARA KATILMALARI”. Bu olgu, sadece Bodrum yönetiminde değil, tüm ülke yönetiminde geçerli olmalı; AB’ye gireceksek zaten olacak!! Bütün bunları sağlayacak olanlar ise iktidardakiler. Bilgi önce onlara gerek.

 

Bizim hanım, Yalıkavak’ta RECA&SİESTA beach bar restoranı, Nişantaşı’ndaki Touch Down’u (ülkenin en iyi barı seçilmişti) işleten Fuat ile beraber yönetiyor. Kışın onlarca uluslararası yemek kitabı okuyor; üyesi olduğu GLOBAL CHEFS’deki (sanal ortamın en önemli Culenary sayfası) arkadaşları ile haberleşiyor, bilgi almaya çalışıyor. Titizlikle zeytinyağı, otlar, peynirler, deniz mahsulleri alıyor; şaraplar ısmarlıyor. Halbuki uğraşmasına hiç gerek yok! Davet et Türkbükü paparazzi’lerini, birkaç “sanatçı?!”, sonra eller havaya;!! haydi hop!! hop!! Türkiş Tatil!              


Konu Yazarı :

Yorumlarınızı Yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Yazılar

Film müzikleri deyince aklımıza gelen ilk isim, efsane grup Moğollar’ın yaratıcı beyni… Cahit Berkay

Önceki Yazılar

Bambul Ya da Tırsıl .

En Son Yazılarımızdan Seçmeler

Bodrum’un Sarnıçları

Bodrum’un Sarnıçları Bu yazı Bodrumlife Dergisinin Sonbahar 2022 Sayısında yayınlanmıştır. Yazı: Mimar Sedef Nazan DEVELİ