2003 yılında tanışmış Gılman ve Sabri Nuray Gencel çifti’nin Sabri Nuray’ın bir ikona sergisi sonrası evliliğe varan ve bu evin öyküsüyle bütünleşen bir yaşamları var.
Gılman Avusturya Lisesinden Türkçe öğretmenliğinden emekli olmuş. Sabri Nuray ise devlet memurluğundan. Sabri Nuray kılı kırk yararak resimler yapıyor, eski ikonaları aslına uygun canlandırıyor ve kendi deyimiyle el aldığı ustalarından camaltı denen eski bir Türk süsleme sanatını sürdürerek işlerinden sergiler açıyor. Bodrumluların yakından tanıdığı Gencel çifti tanışmalarının ardından yeni aldıkları harap taş evi bir kır evine dönüştürme işine girişiyorlar…
“Önce bir kır evi yani country tarzı bir ev yapalım” diyorlar ama evi evin duvarlarını soymaya başlayınca ilave edilmiş bölümler ortaya çıkıyor ve nefis bir taş yapı… Ortada da evin çekirdeğini oluşturan ana bina… Eklentiler sonradan yapılmış. Belli ki buranın gelenekleri bu evde de sürmüş. Çocuklar evlendikçe bir oda ilave edilmiş…
150-200 yıllık ev Gencel’lere yol göstermeye başlamış… Taş özelliğini korumaya karar kılmışlar. Yüksek kapıları için İstanbul’dan antika kapılar bulunmuş, eski kurna ve lavobolar aranıp bulunmuş. Seramik bordür ve kaplamaları Selçuklu tarzı desenlerle kendileri hazırlamışlar… Ortadaki büyük ev içinde iki yatak odası, bir gardop odası ve salon, mutfak kiler varken, küçük ev tam bir köy evi gibi muhafaza edilmiş. Salon, yatak odası aynı yerde, banyosu, tuvaleti ve mutfağı müstakil olarak korunmuş.
“Düşündük” “Ticari olsaydık bu alana 4 tane iki katlı ev yapabilirdik ama böylesine severek yaşadığımız bir ev olmazdı” diyerek anlatan Gılman Gencel, “Dünyanın herbir yanından toplanmış öylesine çok ıvır zıvır dekoratif eşyamlız vardı ki bunlarla evimizin çok renkli olduğunu düşünüyoruz. Fas’tan Tunus’dan, Mısır’dan eski Osmanlı objeleri bulup getirdik. Yine Peru’dan Bolivya’dan, Brezilya’dan Küba’dan getirdiğimiz bitkiler bugün büyüdüler ve bahçemizde bizimle birlikte yaşıyorlar. Biz göre burası küçük bir botanik bahçesi. Çok bitki tutmaz diyorduk ama bugün büyüdüklerini görünce çok seviniyoruz…
Avlu duvarlarını çevredeki dere yataklarından getirdik. Eski görünümlerini muhafaza etmek için yosunlu taraflarını dış yüze getirerek otantik bir görünüm sağlayalım istedik. Müstakil olmamızın getirdiği güzel bir şey bahçemizde iki köpeğimizi rahat rahat bakabiliyoruz. Bahçeyle birlikte kendimizi daha bir doğa içinde hissediyoruz” diyerek devam ediyor…
Ev akşam ışıklarıyla birlikte çekici ve sempatik bir hal alıyor. Pahalı, lüks eşyalar yerine otantik malzemeler tercih edilmiş… “Onemli olan rahatlık”… Misafirleri için hazırladıkları küçük köy evi bölümünü oluştururken burada tamamen eskiden kullanılan malzemelere araç gerece sadık kalınmış. Evin içerisi yüzlerce minik dekoratif süs eşyasıyla dolu. Her gittikleri yerden aldıkları bu dekoratif eşyalar onların birlikteliğinin de sembolleri olduğundan sanki her an dünya seyahatindeymiş gibi hissediyorlar kendilerini.
Akşamları minik barlarında başlayan sohbet genelde yemek yenilen veranda da devam ediyor. Bir tarafınızda yeşillikler diğer yanınızda masmavi bir gökyüzü ve belli ki size “Gündoğan’dasınız, Burası da gerçek bir köy evi“ dedirtecek bir görünüm…
Bu tür evlerin varlığı bizi korkunç bir şekilde etrafımızı saran modern ve çok katlı yapıların dehşetinden bir nebze uzaklaştırıyor. Ama dışarı adımınızı attığınız anda korkunç gerçekle yeniden karşı karşıya kalıyorsunuz… İki katlı, Üç katlı birbirine bitişik nizamda sıkış tepiş yapılmış kutu kutu fabrikasyon evler Bodrum evi olarak etrafınızı sarıveriyor. Diliyoruz ki Gılman ve Sabri Nuray Gerncel çifti gibi düşünen ve aldıkları arazilerin içindeki köy evlerini muhafaza edip yeniden yaşama döndüren insanlar çoğalsın.
